Bilinçsiz yapılaşma ile meydana gelen sıkıntıları ve sorunları neredeyse yıllarca o kentte
yaşayan insanlar çekmek zorunda kalıyor. Hızlı ve kontrolsüz büyümenin meydana getirdiği
çarpık yapılaşma, yetersiz altyapı Belediyeler için hep sorun olmuştur. Yerel yöneticilerin bu
gibi sorunlar karşısında en kolay çıkış yolu ise “Bizden önceki yöneticilerin basiretsizliği” gibi
söylemleridir.
Hızla büyüyen kentimiz için artık yeni yollar açmak, yeni yeşil alanlar ve oyun bahçeleri
yapmak için kamulaştırma yoluna gitmek zorunda kalındığını görmekteyiz. Çünkü nefes
alacak yerlerin neredeyse yok denilecek kadar azdır. Kamulaştırma işi ise tamamen para ve
bütçe ile alakalı olduğundan, zorunlu kalınmadığı sürece aslında tercih edilecek bir yol
değildir. Ama gel gör ki, mahallesinde park olmayan bir muhtarın haklı talebi olarak
yöneticilerden park alanı istemesi, boş alan yoksa dahi Belediyeler yer sahiplerine parasını
verip birkaç bina satın alarak bu işi çözme yoluna gittiğini görmekteyiz.
Bu konu ile alakalı Osmangazi Belediye Meclis Üyesi Cemil AYDIN Bey’in gönderdiği “Kamu
Arazileri Satılmasın” başlıklı iletide “Belediyelerin mali yapılarını güçlendirmek için
başvurdukları arsa satışları, plansız ve programsız en kolay yol olup ilerleyen yıllarda özellikle
yeşil ve sosyal donatı alanları ile otopark açısından sıkıntılar ortaya çıkarmaktadır. Gelişmiş
Batı ülkelerinin kentlerinde belediyelerin elinde önemli oranda gayrimenkul bunmakta ve
bunları satmak yerine daha da arttırmanın çabası içerinde bulunmaktadırlar.” yazmaktadır.
Cemil Aydın Bey, yazısını birkaç ülkeden de örnekler vererek karşılaştırma yapıp, niçin
Kamuya ait yerlerin satılmaması gerektiğini alt alta sıralamış.
Şuanda bile binlerce metrekare kamulaştırma yaparak hizmet etmeye çalışan Belediyelerin,
ellerindeki mevcut bulunan Kamu arazilerini satma gibi niyet sahibi olmamaları
gerekmektedir.
Şimdi satılan kamu yerlerini 20-30 yıl sonra tekrar kamuya geçmesi için uğraşmayalım değil
mi?
