İnsanın iki yönü vardır. Biri maddi yönü diğeri ise manevi yönüdür. 
Vücudu, oturması, kalkması, yemesi içmesi gibi hareketleri maddi yönünü teşkil eder. Bunlar her insanda ve hatta hayvanlarda bile vardır. Bunlara dış görünüşüne göre hareketler diyoruz. Bunun haricinde sadece insanlara ait ve iç dünya ile ilgili olgular vardır. Bunların inançla ilgili olanları manevi dünyamızı oluşturuyor.
***
İnsan kendini ve çevresini incelediği zaman bir yaradanın olduğunu anlamakta zorlamaz. En ufak bir makinenin bile tek başına oluşmayacağını düşünürsek bu akıllara durgunluk verecek kainatın tek başına ve rastgele meydana gelmesi düşünülebilir mi?
Şu ataistlere şaşmamak elde değil.
Bütün bu olağanüstü nizamı görüp de inanmamak ne menem bir ruh halidir.
Halbuki kendi kendine hiç birşey meydana çıkamaz yani var olamaz.
Bütün bu nizamı sevk ve idare eden ilahi bir güç vardır. İslam inancına göre biz bu ilahi güce Allah diyoruz.
Allah (CC) kendisinin bilinmesini istediği için insanları ve cinleri yaratmıştır.
İlk insandan bu yana da yine insanlar arasından seçtiği peygamberleri vasıtası ile emir ve yasaklarını bildirmiştir.
Biz iman eden Müslümanlara düşen Allahın emirlerine sıkı sıkıya yapışmaktır. Yasaklarından da kaçınmaktır.
Bu dünyada gerçek adalet yerini bulmuyor.
Gerçek adaletin yerini bulacağı başka bir âlem vardır.
Biz buna ahiret hayatı diyoruz.
Bu dünya hayatı da ahiret hayatının tarlasıdır.  Burada ne ekersek öbür alemde onu biçeceğiz.
Bundan hiç şek ve şüphemiz olmasın.
Bu nedenle hareketlerimizi Allah’ın (CC) hoşuna gidecek şekilde yapmalıyız.
Bizden önce gelmiş geçmiş peygamberleri ve en başta da Efendimiz’i (AS) ve Allah dostlarının hayatlarını kendimize örnek almalıyız. Buyurulduğu gibi kurtuluşa ermemiz için Allah’ı (CC) çokça zikretmeli, devamlı hayır üzere olmalıyız.
***
Akıllı insan, zahiri yönünü kuvvetlendirdiği gibi manevi yönünü de ihmal etmeyen insandır.
Üç günlük dünya hayatı için ebedi saadeti tehlikeye sokmak akıl kârı değildir.
Manevi yönümüzü kuvvetlendirmek için maneviyatı güçlü kimselerle oturup kalkmalıyız.
Bu fani hayatın her bir anını Allah’ın rızasına uygun bir şekilde değerlendirerek ebedi hayata hazırlık yapmalıyız.