SON DAKİKA
Hava Durumu

Öğretmen okulları 172 yaşında

Eğitim tarihimizin geçmişten günümüze uzanan yolculuğuna baktığımızda karşımıza çıkan tablo hayli düşündürücü. En başta öğretmen ve okul yetersizliği sistemdeki aksaklıklarla harmanlanınca çağdaş eğitimi yakalamada treni kaçırmamıza vesile oluyor. Üstelik bir dönem dünyaya örnek olan ve bugün dahi övgüyle söz edilen köy enstitülerini kapatmış olmanın sancılarını çekiyoruz. Ülkemizde Öğretmen Okullarının bugün kuruluş yıldönümü.16 Mart 1848 yılında

Haber Giriş Tarihi: 16.03.2020 16:31
Haber Güncellenme Tarihi: 16.03.2020 16:31
Kaynak: Haber Merkezi
https://bursadameydan.com/

Eğitim tarihimizin geçmişten günümüze uzanan yolculuğuna baktığımızda karşımıza çıkan tablo hayli düşündürücü. En başta öğretmen ve okul yetersizliği sistemdeki aksaklıklarla harmanlanınca çağdaş eğitimi yakalamada treni kaçırmamıza vesile oluyor. Üstelik bir dönem dünyaya örnek olan ve bugün dahi övgüyle söz edilen köy enstitülerini kapatmış olmanın sancılarını çekiyoruz.
Ülkemizde Öğretmen Okullarının bugün kuruluş yıldönümü.16 Mart 1848 yılında kurulan öğretmen okullarının 172’nci yıldönümü… İvriz Öğretmen Okulu (Konya Ereğli) Toros Dağları eteklerine kurulmuş bir köy enstitüsüne dönüştürülmüş bir okuldu. Geniş arazisiyle sebze ve meyve bahçeleri, üzüm bağları ile örnek bir öğretmen okuluydu. İşte bu okuldan mezun bir isimle birlikteyiz. Prof. Dr. Rasim Özyürek. Bilkent Üniversitesi Bölge Ülkeleri Kurs Programları Direktörü. Eğitim Bilimleri Enstitüsü Öğretim Üyesi. Anlattıkları birer ibret vesikası düzeyinde. O halde sözü kendisine bırakalım. Bakalım öğretmen yetiştirmede nereden nereye gelmişiz ya da gelememişiz:
“1838 yılında ortaokul düzeyinde rüştiyeler açıldı. Bu okullara öğretmen yetiştirmek gündemde idi. Çağdaş eğitim yapacak batı modeli okullara ihtiyaç duyulmuş. Öğretmen okullarında resim, müzik, beden eğitimi, edebiyat, fenden sosyal bilimlerden başarılı öğrenciler beşinci sınıftan itibaren yüksek öğretmen okullarına gönderiliyordu.
1926 yılında ülkemizde ilkokul sayısı 4770, ilkokul öğretmeni sayısı da 9062 civarında idi. Özellikle köy öğretmenleri yetiştirilmesi konusunda büyük sıkıntılar çekiliyordu. Köylerimizde yeterince ilkokul binaları olmadığından, köy ilkokullarına ihtiyaç görülüyordu. Bütün küçük kavgalarımıza büyük sorunlarımıza karşı Türk Milleti olarak bugün varsak ve yaşıyorsak bunu ancak ve ancak Türk Milletinin bağrından çıkmış, irfanı hür vicdanı hür, fikri hür nesiller yetiştirmede milletimize ön ayak olan yüce Atatürk ve arkadaşlarına borçluyuz.

İnsanlık tarihinin özge siması Kemal Atatürk’ün ölümünden sonra bu çalışmalar durmadı. Bu bayrağı Hasan Ali Yücel ve İsmail Hakkı Tonguç sert adımlar atarak eğitime büyük katkıları oldu. 17 Nisan 1940 yılında TBMM bir yasa çıktı. Böylece Köy Enstitüleri projesinin uygulamasına geçildi.
Köy enstitüleri, hak için, hukuk için, adalet için, birlik için, demokrasi için, özgürlük için, özgür demokrasi için, hürriyet için, eşitlik için sorgulayan kendisinin hem savcısı hem de sözcüsü olan bireyleri yetiştirmede çok önemli mesafeler kat etmiş eğitim kuruluşlarımızdır.
1940-1942 yılları arasında ülkemizde 17 köy enstitüsü mevcuttu. İlkokulu bitirmiş kız ve erkek öğrenciler arasından seçilerek enstitülere alınıyorlardı. Beş yıllık bir eğitim verildikten sonra tekrar köye dönüyorlardı. Köy Enstitülerinden mezun olan bu gençler köylüyü, köyün gençlerini eğitmekti. İvriz Köy Enstitüsü öğretmenlerinden rahmetli tarım öğretmenim Salih Ziya Büyük Aksoy, İş bilgisi öğretmenimiz Kafiye Odabaşı bize şöyle sesleniyorlardı. “Köylüyü eğitmek, aydınlatmak, üreten bir vatandaş yetiştirmek, için köyü ve köylüyü iyi tanımak gerekir. Onun sofrasından, yediği yemeklerden sen de ye, içtiği sudan sen de iç… İşte o zaman köylüyü daha iyi tanırsınız. Onları daha iyi eğitebilirsiniz.”
Cumartesi günleri bayrak töreni sonrası o haftanın çeşitli kolların başkanları, nöbetçi öğretmenler, aşçılar, bütün çalışanlar eleştirel bir bakış açısıyla bir haftalık yaptıkları işler öğrenci, yöneticiler tarafından masaya yatırılır eleştirilirlerdi Cumartesi günleri hesaplaşma günleriydi Köy enstitülerinde resim, müzik ve beden eğitimi, tarım derslerine daha çok önem verilirdi. Köy enstitülerinde haftanın her günü düzenli bir şekilde bayrak merasimlerinin yapıldığı alanda hep birlikte sabahları öğrenci öğretmenler toplanırlar şarkılar, türküler, söylenirdi. Halk oyunları oynanırdı. Güzel bir günde neşe içinde derslere başlanırdı.
Köy enstitüleri büyük araziler üzerine kurulmuştu. Enstitülerin bütün ihtiyaçları, yiyecek, içecekleri enstitüler karşılıyorlardı. Kamuya yük olmayan kuruluşlardı. Enstitülerde dünya klasikleri okutulurdu. Okunan kitaplar eleştirel bir bakış açısıyla anlatılırdı. Bu enstitülerin bazılarında sağlıkçı da yetiştirilirdi. Bu enstitülerden mezun olmuş öğretmenler köylere atanmışlar, köy kalkınmasına büyük faydaları olmuştur, nitelikli öğretmen yetiştirmenin yolunu açan köy enstitüleri çocukların bilişsel, devinimsel ve duyusal yönleri geliştirilerek yaparak yaşayarak iş başında eğitim yapılması çok önemliydi.
Köy enstitüleri mezunları hem köy ilkokul öğretmeni olarak çalışıyor. Aynı zamanda köylünün üretim gücünü artırarak kendi ayakları üzerinde durmasını sağlıyordu. Köylüye büyük yardımı oluyordu.
Köy enstitüleri zamanında çok güzel çalışmalar yapılmış. Bunlar hiçbir zaman unutulmadı unutulmayacakta. Köy enstitülerinde belirlenen hedef ve ihtiyaçlara yönelik yetiştirilecek kaliteli insan gücü kaliteli bir eğitimle mümkündü. Türk toplumunun belirlediği hedeflere bir an önce kavuşabilmesi için, durağanlıktan kurtulup yeniliklere ve değişikliklere cevap verebilecek reformlara ve eğitim alanında yapılacak yeni yapılanmalara ihtiyacı olduğu her köy enstitüsü mezunları, onların yetiştirdikleri öğretmenler, öğrenciler, yazarlar çizerler hep söylüyorlardı.
Halk eğitimi çok önemlidir. Köy enstitüleri yarını değil, yarınları, yüzyılları hedefleyerek bu çalışmaları yaptı. Köy enstitüleri Türk toplumunun hedef ve ihtiyaçlarını çok iyi biliyordu. Bu hedef ve ihtiyaçlara göre öğretmen yetiştiriyordu. Bu dünyadan göç eden memleket kalkınmasında tuzu biberi olan öğretmenleri rahmetle anıyor. Hayatta olan hocalarımızı da saygı ile selamlıyorum.
Sonunda enstitüler kapatılıyor. Bu arada ortaokullarda da öğretmen açığı had safhadadır. İki yıllık eğitim enstitüleri kuruluyor. Bundan sonra üç yıllık eğitim enstitüleri kuruluyor. Bu enstitüler ortaokullara dal öğretmenleri yetiştiriyorlardı. Bunların ömürde 1979 yılına kadar sürdü. 1979 yılından sonra bu enstitülere Yüksek Öğretmen Okulu denmişti. Bu okullar dört yıldı. 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanununda öğretmenlerin yükseköğrenim görmeleri gerekiyordu. Öğretmen okulları 1976 yılında son mezunlarını verdi. İvriz Köy Enstitüsü yerine açılmış İvriz Öğretmen Okulu Köy Enstitülerinin zihniyeti ile öğrenci yetiştiriyorlardı.
İvriz Öğretmen Okulu (Konya Ereğli) Toros Dağları eteklerine kurulmuş bir köy enstitüsünde dönüştürülmüş bir okuldu. Geniş arazisiyle sebze ve meyve bahçeleri, üzüm bağları ile örnek bir öğretmen okuluydu. Tavuk haneleri büyük ve küçükbaş hayvanları yetiştiren bir eğitim yuvasıydı. Yemekhanelerde, yatakhanelerde, fırında, revirde, tavuk hanelerde, ahırlarda nöbetçi olmak bizlere bambaşka bir sorumluluk veriyordu. Hele Cumartesi günlerinde saat 13.30 bayrak töreninde nöbetçi arkadaşlarımızın çalışmaları yapıcı ve eleştirel bir yaklaşım törende dile getirilmesi biz de bambaşka bir heyecan uyandırıyordu. Sınıfını geçen öğrenciler yaz tatilinde bir buçuk ay yaz çalışmasına alınırdı. Sebze meyve bahçelerinde, üzüm bağlarında, ekin tarlalarında çalışmak insana bambaşka geliyor. Sıvacılığı, badana işlerini, ekin biçmeyi hep orada modern bir şekilde öğrendi.

1970 yılında öğretmenlik mesleğine önem, ilgi gittikçe azalıyordu. MEB 1989-1990 yıllarında bu güzelim öğretmen okullarını öğretmen liselerine dönüştürdü. Bu okullara öğretmen yetiştiren yüksek öğretmen okullarına bu liselerden öğrenci gönderiliyordu.
Daha sonra bu iki yıllık enstitüler üç yıla çıkarılmış. Üç yıllık eğitim enstitüleri kapatılarak üniversitelere bağlanmış ve dört yıllık okullar haline dönüştürülmüştür Kaliteli öğretmenler yetiştirilemiyordu. Öğretmen okullarını bir kısmında 1974-1975 öğretim yılından itibaren iki yıllık eğitim enstitüleri açıldı. Daha sonra bu yüksekokullar 1982 yılında 41 sayılı kanun hükmünde kararname ile eğitim yüksekokuluna dönüştürülerek, üniversitelerin eğitim fakültelerine bağlandı. Bu okulların yani eğitim yüksekokullarının eğitim süresi 1989-1990’da dört yıla çıkarıldı. Daha sonra eğitim yüksekokulları eğitim fakültelerinde sınıf öğretmenliğine dönüştürüldü.
 
 

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.