SON DAKİKA
Hava Durumu

Okadar vefasız var ki!

Yazının Giriş Tarihi: 08.01.2020 11:09
Yazının Güncellenme Tarihi: 08.01.2020 11:09

Sadece Bursa’da değil, Ülke genelinde hatta dünyada gazetecilerden memnun olan siyasetçi sayısı azdır.
Siyasetci – Gazeteci çatışmasına bakarken bu hususu iyi irdelemek lazım.
Herşeyden önce Mütevazi ve adil olmak bir insan için en önemli meziyetlerdendir. Bu ikisini kaybeden tabiri caizse ‘zıvanadan çıkmış’ gibi olur.
Öfke yenilmesi gereken bir düşmandır. Kibir ve aşırı gurur da.

Demokrasilerde bir yerlere  gelenlerin sorumluluğu sadece onları oylarıyla oraya getirenlere karşı değildir.Herkese eşit mesafede bulunma zorunluluğu vardır.
Nasıl olursa olsun seçen her daim seçilenden üstündür.
Seçilip de böbürlenenlere, adaletten çıkanlara’mağrur olma Padişahım senden büyük Allah var’ diye hatırlatmada bulunmak gerekir.
Tabiki vefalı olmakta ayrı bir konu..
Yani “ahde vefa”
Günümüz coğrafyasında pek hatıra getirilmeyen hatta konuşulmak dahi istenmeyen  bir kavram.
Ki tarihe baktığımızda da yer yer ahde vefasızlıklara rastlamak mümkün.Osmanlı dan günümüze kadar ahde vefasızlığın üzerinden kaç bin yıl geçti.
Ancak iyi insanların olduğu gibi kötülüklerin ve kötülerin daha çok galip geldiği bu sanal dünyada verilen sermaye ömrü asıl sahibine teslim etmek için o günü bekliyoruz.Kimse bundan kaçamaz,kaçamamıştır.
Her alanda ahde karşı yapılan vefasızlıkları gördükçe,keşkelerimizi sıralarız..
Bugün gelinen noktada ise ahde vefasızlık almış başını gidiyor.
Etrafınıza iyice bakın o kadar vefasız var ki.
Bir arkadaşım tarafında bana ulaştırılan okudukça bir iç muhasebesi yapmamızı gerektiren aşağıdaki kıssayı siz değerli okurlarımla paylaşmak istiyorum.
Hz. Ömer etrafındakilerle sohbet ederken, huzura üç genç girer.
Derler ki:
Ey halife, bu aramızdaki arkadaş bizim babamızı öldürdü.
Ne gerekiyorsa lütfen yerine getirin.
Bu söz üzerine Hz. Ömer suçlanan gence dönerek:
Söyledikleri doğru mu? diye sorar.
Suçlanan genç der ki: Evet doğru.Bu söz üzerine Hz Ömer anlat bakalım nasıl oldu diye sorar. Genç anlatmaya başlar:
Ben bulunduğum kasabada hali vakti yerinde olan bir insanım. Ailemle beraber gezmeye çıktık, kader bizi arkadaşların bulunduğu yere getirdi.
Affedersiniz hayvanlarımın arasında bir güzel atım var ki dönen bir defa daha bakıyor.
Hayvana ne yaptıysam bu arkadaşların bahçesinden meyve koparmasına engel olamadım. Arkadaşların babası içerden hışımla çıktı atıma bir taş attı, atım oracıkta öldü. Nefsime bu durum ağır geldi, ben de bir taş attım, babası öldü. Kaçmak istedim fakat arkadaşlar beni yakaladı, durum bundan ibaret dedi.
Hz Ömer:  Söyleyecek bir şey yok, bu suçun cezası idam. Madem suçunu da kabul ettin dedi. Bu sözden sonra delikanlı söz alarak:
Efendim bir özrüm var, diyerek konuşmaya başladı.
Ben memleketinde zengin bir insanım, babam, rahmetli olmadan bana epey bir altın bıraktı. Gelirken kardeşim küçük olduğu için saklamak zorunda kaldım. Şimdi siz bu cezayı infaz ederseniz yetimin hakkını zayi ettiğiniz için Allah (CC) indinde sorumlu olursunuz, bana üç gün izin verirseniz ben emaneti kardeşime teslim eder gelirim, bu üç gün içinde yerime birini bulurum.
Bunun üzerine Hz. Ömer der ki:
Bu topluluğa yabancı birisin, senin yerine kim kalır ki? Sözün burasında genç adam ortama bir göz atar, der ki:
Bu zat benim yerime kalır.?
Gencin gösterdiği o zat Hz.Peygamber Efendimizin (SAV) en iyi arkadaşlarından, daha yaşarken cennetle müjdelenen Amr Ibn-i As’dan başkası değildir. Hz. Ömer Amr’a dönerek:
Ey Amr, delikanlıyı duydun, der. O yüce sahabe de:
Evet, ben kefilim,? der ve genç adam serbest bırakılır.Üçüncü günün sonunda vakit dolmak üzere ama gençten bir haber yoktur.
Medine’nin ileri gelenleri Hz. Ömer’e çıkarak gencin gelmeyeceği, dolayısıyla Amr Ibn-i As’a verilecek idam yerine maktulün diyetini vermeyi teklif ederler, fakat gençler razı olmaz ve babamızın kanı yerde kalsın istemiyoruz derler.
Hz. Ömer kendinden beklenen cevabı verir der ki:
Bu kefil babam olsa fark etmez cezayı infaz ederim.Hz Amr Ibn-i As ise tam bir teslimiyet içerisinde der ki:
Biz de sözümün arkasındayız.Bu arada kalabalıkta bir dalgalanma olur ve insanların arasından genç görünür.
Hz. Ömer gence dönerek derki: Evladım gelmeme gibi önemli bir nedenin vardı, neden geldin? Genç vakurla başını kaldırır ve (günümüz insanı için pek de önemli olmayan):
AHDE VEFASIZLIK ETTI  demeyesiniz diye geldim der.
Hz. Ömer başını bu defa çevirir ve Amr Ibni As’a der ki:
Ey Amr, sen bu delikanlıyı tanımıyorsun,nasıl oldu onun yerine kefil oldun?
Amr Ibni As (Allah kendisinden ebediyen razı olsun), vakurla kanımızı donduracak bir cevap verir:
Bu kadar insanın içerisinden beni seçti.Ben de  İNSANLIK ÖLDÜ dedirtmemek için kabul ettim,? der.Sıra gençlere gelir.
Onlarda hep bir ağızdan derler ki:
Biz bu davadan vazgeçiyoruz. Bu sözün üzerine Hz Ömer:
Biraz evvel babamızın kanı yerde kalmasın diyordunuz, ne oldu da vazgeçiyorsunuz? der. Gençlerin cevabı daha dehşetlidir:
MERHAMETLİ İNSAN KALMADI’ demeyesiniz diye Efendim?
Evet,şimdi arkana yaslan ve düşün.
Ahde vefayı bilen kaç dostun var bu dünyada?
 
 
 
 
 
 
 

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.