Bu sözü pek beğenirim..
İnsanların bireysel becerileri çok olsa da birlikte, güç birliği içinde çalışarak, tek başına yapacaklarından daha fazlasını gerçekleştirebileceklerini, başarılı olabileceklerini, ‘takım ruhu’nun önemini anlatır. New England Patriot basketbol takımının soyunma odasında şöyle yazar: “Oyunu bireyler oynar, ama şampiyonluğu takım kazanır”
2 Aralık 2013’te, bu söze önem vererek, tecrübeli bir kadro ile yola çıktık.
Amacımız; bağımsız, objektif, sürekli yenilenen, gelişen, okuyucuların beklentileri doğrultusunda Bursa basınında “yeni bir soluk” olmaktı. ‘Takım ruhu’nu yakalayarak ‘emekleme’ dönemini atlatıp, ayaklarımızın üzerine bastık..Hiçbir zaman ”Tamam oldu” demedik, “daha da olacağız” dedik.
İlk günkü yazımızda .. “Yıl;1840..” diyerek, William Churchill adlı İngiliz’in, Kadıköy’de avlanırken bir çocuğu yaralamasına, tutuklanmasına, sonra da o günlerdeki “malum durumda” adamın gönlünü almak için Osmanlı’nın kendisine pırlantalı bir nişan, bin kantarlık zeytinyağı ticaretine ferman verilmesine, “Ben Türkçe gazete çıkaracağım” isteğine de “eyvallah” denildiğine dikkat çekerek, Ceride-i Havadis adlı ‘avanta izinli gazete’den söz etmişiz.. Böyle gazete ne yapar..
Doğal ki; yıkama-yağlama!.. Zülf-ü yare de dokunmaz.. Türkçe meali ile; güçlü ve hatırlı kimseleri, büyük yöneticileri kırmaz, gücendirmez..
O zamanlar..
Gazeteler, sadece yapılan ıslahatları yayınlayarak buna uyulmasına aracılık, hükümetin emrinin dışına çıkmamaya gayret ederlerdi.. O gazeteler “Padişahım çok yaşa” tadında haberler verirken, Osmanlı Sarayı’nın entrikalarıyla zinhar uğraşmayıp halk için, refah ve mutluluğu için adeta çırpındığı, memleketin güllük gülistanlık olduğu anlatılırdı. Aksi halde; hapis, sansür, kapatmalar uygulanırdı. O günler geride kaldı!..” demişiz..
2 Aralık 2015’te ise.. “Amacımız; gazetecilik.. Habercilik, yayıncılık bir mücadeledir. Okurun beklentilerini karşılamak, her geçen gün gelişim göstermek gereklidir. Eskiler, gazeteciliği anlatırken, işin zorluğunu anlatmak için “Karanlıktaki bir kibrit gibi, etraflarını aydınlatırken kendilerini yakanlar” derlerdi. Elimizden geleni yaptık. Çetin Altan Usta’nın dediği gibi; “Enseyi de karartmadık..” demişiz.
Bugün geldiğimiz noktada, 4. yaşa girmenin gururu, mutluluğundayız. Bursa’da Meydan’da gelişim, yenilik bitmeyecek. Onun hazırlıkları sürüyor.
Özgün haberciliği, içeriği, farklı görselliği, usta kalemlerin yorumlarını yine güçlü bir kadroyla sunarken en büyük yol göstericimiz yine siz olacaksınız. Benjamin Franklin’in dediği gibi; “Gazeteleri gazeteciler yazar, ancak okuyucular yazdırır.”
Bu yolda bizden ayrılmayan, kolumuza giren, yanımızda destek olanlara sonsuz teşekkürler.
Sevgiyle, saygıyla..
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Erdal Nural
Şampiyonluğu takım kazanır!..
Bu sözü pek beğenirim..
İnsanların bireysel becerileri çok olsa da birlikte, güç birliği içinde çalışarak, tek başına yapacaklarından daha fazlasını gerçekleştirebileceklerini, başarılı olabileceklerini, ‘takım ruhu’nun önemini anlatır.
New England Patriot basketbol takımının soyunma odasında şöyle yazar:
“Oyunu bireyler oynar, ama şampiyonluğu takım kazanır”
2 Aralık 2013’te, bu söze önem vererek, tecrübeli bir kadro ile yola çıktık.
Amacımız; bağımsız, objektif, sürekli yenilenen, gelişen, okuyucuların beklentileri doğrultusunda Bursa basınında “yeni bir soluk” olmaktı. ‘Takım ruhu’nu yakalayarak ‘emekleme’ dönemini atlatıp, ayaklarımızın üzerine bastık..Hiçbir zaman ”Tamam oldu” demedik, “daha da olacağız” dedik.
İlk günkü yazımızda ..
“Yıl;1840..” diyerek, William Churchill adlı İngiliz’in, Kadıköy’de avlanırken bir çocuğu yaralamasına, tutuklanmasına, sonra da o günlerdeki “malum durumda” adamın gönlünü almak için Osmanlı’nın kendisine pırlantalı bir nişan, bin kantarlık zeytinyağı ticaretine ferman verilmesine, “Ben Türkçe gazete çıkaracağım” isteğine de “eyvallah” denildiğine dikkat çekerek, Ceride-i Havadis adlı ‘avanta izinli gazete’den söz etmişiz.. Böyle gazete ne yapar..
Doğal ki; yıkama-yağlama!.. Zülf-ü yare de dokunmaz.. Türkçe meali ile; güçlü ve hatırlı kimseleri, büyük yöneticileri kırmaz, gücendirmez..
O zamanlar..
Gazeteler, sadece yapılan ıslahatları yayınlayarak buna uyulmasına aracılık, hükümetin emrinin dışına çıkmamaya gayret ederlerdi.. O gazeteler “Padişahım çok yaşa” tadında haberler verirken, Osmanlı Sarayı’nın entrikalarıyla zinhar uğraşmayıp halk için, refah ve mutluluğu için adeta çırpındığı, memleketin güllük gülistanlık olduğu anlatılırdı. Aksi halde; hapis, sansür, kapatmalar uygulanırdı. O günler geride kaldı!..” demişiz..
2 Aralık 2015’te ise..
“Amacımız; gazetecilik.. Habercilik, yayıncılık bir mücadeledir. Okurun beklentilerini karşılamak, her geçen gün gelişim göstermek gereklidir. Eskiler, gazeteciliği anlatırken, işin zorluğunu anlatmak için “Karanlıktaki bir kibrit gibi, etraflarını aydınlatırken kendilerini yakanlar” derlerdi. Elimizden geleni yaptık. Çetin Altan Usta’nın dediği gibi; “Enseyi de karartmadık..” demişiz.
Bugün geldiğimiz noktada, 4. yaşa girmenin gururu, mutluluğundayız.
Bursa’da Meydan’da gelişim, yenilik bitmeyecek. Onun hazırlıkları sürüyor.
Özgün haberciliği, içeriği, farklı görselliği, usta kalemlerin yorumlarını yine güçlü bir kadroyla sunarken en büyük yol göstericimiz yine siz olacaksınız.
Benjamin Franklin’in dediği gibi;
“Gazeteleri gazeteciler yazar, ancak okuyucular yazdırır.”
Bu yolda bizden ayrılmayan, kolumuza giren, yanımızda destek olanlara sonsuz teşekkürler.
Sevgiyle, saygıyla..