

İdeoloji siyasetinde ‘İLKE’ ve ‘PRENSİP’ kavramı hep yerine otururdu. Adeta pergelin bir ayağı sabit, diğer ayağı ise kendi ekseni etrafında döner. Fakat o ana omurga hiç bozulmazdı.
Yıllar önce, ‘SAĞ ve SOL kavramı ne demek’ diye merak etmiştim. Araştırdığımda çok ilginç bir mesele çıkmıştı, karşıma..
Her şey ‘Fransız İhtilali’ ile doğdu, aslında.
Zenginlerin daha da zengin olmasıyla birlikte, köylüler eline kazma kürek alarak patronlara saldırmaya başlamıştı..
Hak ve hukuk savunmasının ilkel bir biçimiydi, aslında bu.
1791 yılında ulusal mecliste, meclise göre kralı destekleyenler kralın sağına, desteklemeyenler ise kralın soluna oturmuştu ve tarihte SAĞ ve SOL meselesi işte böyle başlamıştı.
O dönem kralın sağına ve soluna oturanlar sabitti ve yıllar sonra 21. Yüzyıl olarak nitelendirdiğimiz bu dönemde İDEOLOJİ siyasetinden koptu ve ‘KİTLE hareketi denilen bir siyasi harekete doğru büründü.
Benim kendi jenerasyonumun en belirgin siyasi hareketi ANAP ve Turgut Özal dönemidir.
Turgut Özal geçmişte Milli Nizam Partisi İzmir Milletvekili Adayı idi, yani Erbakan ile birlikte siyaset yapmıştı.
Özal dönemi çok fazla övülse de bugün çok ciddi rahatsızlıklarını fark etmeye başladık.
Serbest Piyasa Ekonomisi…
24 Ocak Kararları ile birlikte TL ve Dolar’ın dengelenmesi üzerine alınmıştı, aslında bu karar.
Yani yine başımızın belası olan ve iktisadi değil siyasi bir para olan dolar problemi başımıza ‘Serbest Piyasa Ekonomi politikası’ uygulamasını getirdi.
Peki Serbest Piyasa Ekonomisinin zararları nedir?
Bugün Ülke olarak ‘Topyekun Enflasyon ile mücadele’ konusunda adeta madara olduk. Firma önce yüzde 30 zam yapıyor, sonra da yüzde 15 indirim yapıyoruz diye TV’ye reklam veriyor. Adı da Enflasyon ile topyekun mücadelede ben de varım hikayesi.
Serbest Piyasa ekonomisi: ‘Fiyatların hükümet tarafından değil de pazarın kendisi tarafından belirlenip dengelendiği ekonomik bir model.
Bugün toplum eğer ahlaki değerlerini de unutmuş ise kafasına göre zam yapar, devlet ise kontrolü elinden kaçırmış olur.
Yine Kitle hareketlerinin kendi jenerasyonumun örneklerinden biri de AK Parti iktidar dönemidir.
‘Bir siyasi harekette dünya görüşleri çok zıt, fakat ülke meselesinde ise birlikte çalışıp ülkeyi kalkındıracağız’ hikayesine ben nedense inanamıyorum. Çünkü bugün sosyolojik olarak bireysel ilişkilerimiz menfaat ilişkileri üzerine kurulmuş adeta birbirimizi yiyoruz.
Mesela AK Parti iktidarında Ertuğrul Günay’ın başörtü için hassasiyet duyduğunu ve bunu ifade ettiğini duydunuz mu?
Ben duymadım. Günay geldi, bakanlık yaptı. Hatta CHP’ye Genel Başkan Adayı olmuştu. Kazansaydı bugün CHP’nin Genel Başkanı idi.
Kazanamadı AK Parti’de bakanlık yaptı.
Veya Deniz Baykal ile birlikte hareket eden Savcı Sayan o dönem CHP’deki güçlerini kaybedince AK Parti’de milletvekili oldu.
AK Parti’nin milletvekilleri de akşamları okey takılıyorlar işte..
İşte bu asimetrik durum dengeleri sarsmaya başladı.
Dünya da siyaset merkeze kaysa da bunun bedelini ödeyeceğiz. Her ne olursa olsun ideolojik siyaset hareketine elbet bir gün geçeceğiz.
Simetri bir merdiven gibidir. Bu merdivenden çıkmak zorundayız, efendim..