Turizm gerçeği ve Bursa

Bursa gerçeği…

Turizmden boyutlanarak ele alınabilir mi?

Doğası, ovası, gölleri…

Denizi, şelaleleri, Uludağ’ı…

Şifalı kaplıcaları, tarihi ve kültürel eserleri, inanç merkezleri…

Ünü dünyaya yayılan lezzetleri, kongre ve kültür merkezleri…

Ve evrensel olarak tescillenen, UNESCO Dünya Mirası listesine giren Cumalıkızık köyü, Hanlar Bölgesi ve Sultan Külliyeleri ile kentimiz…

Yaz ve Kış Turizmi, İnanç ve Kültürel Turizm, Spor Turizmi, Sağlık Turizmi, Gastronomi (Gurme) Turizmi ile uluslararası nitelikteki büyük kuruluşların düzenledikleri kongre, seminer, konferans gibi faaliyetlerine katılanların oluşturdukları Kongre Turizmi için son derece elverişli bir yer kentimiz…

Dünyanın dört bir yanına çok çeşitli nedenlerle seyahat eden turistlerin, nerdeyse tamamının beklentilerini karşılayabilecek potansiyele sahip olan Bursa; Arap turizmin başkenti olmaktan öteye gidemedi.

Kentimiz, her ne kadar Arap turizmin başkenti olarak anılsa da, Arap turistleri de, Karadeniz’e kaptırmış durumda.

Kentimizin, turizme kapalı olmasının en önemli nedenlerinden bir tanesi, (Türk ekonomisinin aktif ve yönlendirici gücü olan Bursa için, “Bir havaalanları bile yok” denmesin diye inşa edilmiş Yenişehir Havaalanını saymazsak) Bursa’nın havayolu ulaşımına kapalı olmasıdır.

Turizm faaliyetlerinin gelişmesiyle, turizm işletmelerin artması, istihdamın genişlemesi ve ekonominin büyümesi sağlanır.

Turizmden elde edilen gelirler; gerek politik, gerekse ekonomik anlamda bir baskı aracı olarak kullanılamaması nedeniyle, yabancı ülkelerden alınan yardımlara göre çok daha makbuldür.

Turizm; döviz gelirleri ile kalkınmayı sağlayan bir faktör olması dışında, sosyal bakımdan da ulusların, farklı kültürel değerleri tanımasına imkan sağladığından, sadece Ortadoğu ülkelerinden değil, değişik ülkelerden de, kentimize turistlerin gelmesi ve ortalama konaklama süresinin mümkün olduğunca uzatılmasının sağlanması için, tanıtıcı ve kaliteli programların sürekli yapılmasının yanı sıra, kentimizin dokusuna sahip çıkılması ve en önemlisi; ülke imajını değiştirmek yerine, insan haklarını temel alan; çağdaş, laik ve demokratik sisteminin geliştirilmesi, barış ve huzurun sağlanmasıyla; ülkemiz genelinde, dolayısıyla da kentimizde, sadece turizm konusunda değil, her alanda uzun vadeli başarı göstermemiz mümkün olacaktır.

Yaşadığımız yerin, kentimizin değerini bilelim…