

Kim ne derse desin Trump- Erdoğan görüşmesinin galibi Erdoğan olmuştur.
Barış Pınarı Harekâtı ile ABD’nin gözünü korkutan Türkiye sahada kazandığı galibiyetini masadaki görüşmelerle de perçinlemiştir.
Eşiyle birlikte Erdoğan’ı Beyaz Saray’ın kapısında bekleyerek karşılayan Trump daha önceki söylemlerinden pişman olmuş gözüküyordu.
Erdoğan hem basına kapalı ve hem de açık bölümdeki konuşmalarında Trump’in o meşhur terbiyesiz mektubunu iade ettiklerinin defaatle altını çizdi.
Bunları söylerken de Trump Erdoğan’ın yanında oturuyordu.
Şimdi bu noktada sormak gerekiyor:
Acaba şimdiye kadar Türkiye’nin herhangi bir lideri bir ABD başkanına bu şekilde mukabelede bulunabilmiş midir?
Erdoğan orada galip bir komutan edasıyla oturuyordu.
Gerçekten de öyleydi.
ABD herhalde Türkiye’nin ABD’nin desteklediği teröristlerin kökünü kazıyacağını anlamıştı.
Bu harekatın teröristleri güneye doğru bir süpürme değil yok etme harekâtına dönüşmesinden korktular.
Bu sebeple olsa gerek Türkiye’ye heyet üstüne heyet gönderdiler.
Rica minnet Türkiye’den geçici bir süre kopardıkları için çok sevindiler.
Verilen bu süre zarfında teröristlerin tam anlamıyla bölgeden çekildikleri de söylenemez.
***
Aslında ABD’nin kendisini savunacak hiçbir haklı gerekçesi yoktur.
Binlerce TIR silah ve mühimmatı terörist unsurlara veren ve onları eğiten ABD’dir.
Teröristbaşı Apo’nun manevi oğlunu bir general olduğunu söyleyerek muhatap alıp kabul eden Trump’tır.
Erdoğan bu konunun üzerinde oldukça durdu ve bu katilin teröristlerin elebaşılarından önemli bir isim olduğuna dair CİA’nin belgelerini Trump’à verdiklerini söyledi.
Şunu demek istedi:
Hadi bize inanmıyorsun diyelim; al sana kendi istihbarat teşkilatının belgeleri…
Trump son derece pişkin birisi.
Onunla da son derece önemli görüşmeler yaptık deyiverdi ya da ağzından kaçırdı.
Aslında Erdoğan o kadar ağır bastırdı ki Trump’in yapacak birseyi kalmadı.
Hem o mektup ve hem de o katil teröristi kabulü yüzüne vuruldukça Trump’ın yüzü renkten renge girdi ve içine düştüğü sıkıntılı hâl gözlerden kaçmadı.
***
Atalarımız ne demiş:
İster isen sulhu salah, hazır ol cenge.
Türkiye’nin durumu da aynen öyle oldu.
Cenk meydanlarında aslanlar gibi çarpışan Türkiye hem PKK ve türevlerini ve hem de koskoca ABD’yi hizaya getirmesini bildi.
Bundan sonra bu bölgede Türkiye’ye rağmen herhangi bir tasarrufta bulunulamayacağı bir kez daha anlaşılmış oldu.
Türk milleti olarak bizler de Trump- Erdoğan görüşmesinin canlı yayınlanan basina açık bölümlerini izlerken son derece öğündük ve gurur duyduk.
Başımız göğe erecek kadar dikti.
Uzun yıllar hasret kaldığımız bu sahneleri bize izlettirdiği için Başkan Erdoğan’a ne kadar teşekkür etsek azdır.