Ülkemizin adalet sorunu neden var?
Adalet ne?
Neden var?
Bütün bu soruların cevabı birbirinde gizli ama önce adaletin neden var olduğunu bilmeden niçin olmadığını bilemeyiz. Adalet normalde bir devlet sorumluluğudur.
Devlet adalette tarafsız şekilde rol oynar. Normalde adalet, vatandaş yararına işleyen, haklının hakkını savunan, haksıza had bildiren bir oluşumdur ve bu oluşum her vatandaşı bir tutmak zorunluluğundadır.
Bu sistemin işlemesinin tek yolu budur. Bizim ülkemizdeki gibi devletin rolünün haklının yanında bir güvence olarak bulunması gerekirken, devlet, hükümet yararına olacak şekilde, başına buyruk, adaletten ve haktan bağımsız bir karar verme mekanizması haline gelmiştir ve bu durum ilk olarak vatandaşa, sonra devlete, en sonunda ise dolaylı yoldan güven kırıldığı için hükümete kötü sonuçlar doğurur.
Kısaca hiç kimse kazanmamış, hatta herkes kaybetmiştir.
Adaleti sağlayamamak demek, otorite sağlama konusundaki başarısızlık, devletin değil, kendi menfaatlerine göre hareket etmek gibi bazı hükümet eksikliklerini de ortaya çıkartır.
Bu durum millet içi politik görüşe dayalı sosyopolitik ayrışmaya temel hazırlar. Bu duruma şaşmamak gerek. Hakimlerin arkasında, mahkemelerde “Adalet mülkün temelidir.” yazar. Bu cümle bile esasen yanlıştır.
Adalet mülkün değil, hakkın temelidir. Adalet şu anki sistemde mülkün, mülk sahibinin yani zenginin yanındadır. Adalet mülkün değil hakkın, halkın temeline dayanak sağlamalıdır.
Sonuç olarak, dengesi şaşmış bu terazi illa ki bir gün herkes için gerekli olacaktır. Bu şaşmış dengeyi düzeltmek devletin en önemli görevidir.