Milletçe taşıdığımız alicenaplık gibi büyük bir ruhu her şartlarda gösteriyoruz.

Bizi biz yapan bu değerlerimiz ihtiyaç anında bir refleks gibi kendisini belli etmektedir.

Hemen hemen her mahallede bulunan Suriyeli kardeşlerimize tüm insani yardım noktasında biri olmazsa diğer bir sivil kuruluşları kapılarını çalmaktadırlar.

Ellerinden gelen yardımları yapmaya çalışıp acılarını hafifletmek adına önemli bir görevi üstlenmektedirler.

Benim burada değinmek istediğim husus ise bu yardımları ve ihtiyaç sahiplerini belirlerken tüm kuruluşlar tam bir koordine içinde çalışıyor mu?

Yoksa herkes kendi kafasına göre belirlediği ailelere mi yardım ediyor?

Gördüğüm kadarıyla bu sivil toplumlarını koordine edecek en üst bir çatı olmamakla birlikte herkes kendi bulup kayıt ettiği aileyi sahiplenip ona yardımcı olmaktadırlar.

Bu işi sağlıklı yürütmek için tüm yardım eden insani kuruluşların oluşturduğu ve yardımların toplandığı bir havuz mekanizması olması gerekmektedir.

Kentimizde bulunan tüm ihtiyaç sahiplerinin ihtiyacı olan miktar kadar tek bir havuzdan belirli günlerde dağıtılmalıdır. Bu sistem dağıtımın düzenli ve adaletli olmasını sağlayacaktır. Yoksa bu yardım işini suiistimale açık hale getirmek ve buradan bir yol bulup bir takım dernekler yardım bahanesiyle ortaya çıkıp ilerleyen günlerde çizgisi dışına çıkabilirler. “Bizde yardım ediyoruz” diye reklam hareketleriyle insanların duygularıyla oynayıp menfaat ve çıkar elde edebilirler. İşte bu yüzden denetimli yardım havuzunun oluşmasını istemekteyim.

Mülki idarecilerin gözetiminde ve denetiminde yapılacak bu organizasyonlar daha sağlıklı işleyecek kanaatindeyim. Bizler yardımlaşmanın ruhuna uygun hareketlerde bulunmalıyız.

Ölçümüz sadece ve sadece Allahın rızasını gözetmek olmalıdır.