Zihniyet meselesi

Gelişmiş ülkelerin Başbakanları, bakanları…

Zaman zaman istifa ettiklerine dair haberler duyuyor ve okuyoruz.

Yolsuzluk suçlaması nedeniyle istifa eden Almanya Cumhurbaşkanı…

Bir gemi kazası sonrası, üç yüz kişinin hayatını kaybetmesi üzerine istifa eden Güney Kore Başbakanı…

Yakın arkadaşını dış gezilerde yanında götürdüğü ve tepki aldığı için istifa eden İngiltere Savunma Bakanı…

Evinde çalıştırdığı dadıyı yetkili makamlara bildirmediği için istifa eden Danimarka Ulaştırma Bakanı…

Ekonomik krizi yönetemediği için istifa eden Portekiz Maliye Bakanı…

Okullara ve huzurevlerine küflü pirinç gönderildiği için istifa eden Japonya Tarım Bakanı…

Bize garip gelen nedenlerden dolayı istifa ediyorlar.

Bilimde teknikte ilerlemiş, refah düzeyi yüksek, dünya ekonomisinin nerdeyse tamamını elinde tutan ülkelerin yöneticileri…

Gelişmemiş ya da az gelişmiş ülkelerin yöneticilerine göre farklı bir yaşam tarzına sahipler.

İşlerine ya da parlamentoya bisikletleriyle gidiyorlar…

Üstelik eskort araçları ve korumaları olmadan…

Üstlendikleri görevler nedeniyle herhangi bir artı kazançları yok…

Her vatandaş gibi çarşıya pazara çıkıyor, herkes gibi yaşamlarını sürdürüyorlar.

Yani tavana vurmuş bir egoları yok.

İnsan odaklı bir siyasi anlayışa sahip oldukları için, görevlerini layığıyla yapmak zorunda olduklarını… Yapmadıkları takdirde istifa etmek zorunda kalacaklarının bilincindeler.

Gelişmiş ülkelerin halkları da “Ben bir vatandaş olarak sorumluluğumu yerine getirip, vergimi ödüyor, ödemediğim takdirde yüz kızartıcı bir suç işlemiş oluyorsam… Beni yönetenlerde sorumluluğunu yerine getirmek zorunda” gibi bir anlayışa sahipler…

Bu kritere göre yüksek insani gelişmişlik endeksine sahip ülkeler daha gelişmiştir.

Bir ülkenin gelişmesi için ekonominin yanında, insani gelişimi, dolayısıyla da toplumsal gelişiminin önemi ortaya çıkıyor.

Toplumsal gelişme ve bütünleşme, ekonomik kalkınma ile yakından ilişkili olduğuna…

Ekonomik gelişme ile birlikte sosyal, kültürel ve siyasal gelişmelerinde gerçekleştiğine şahit oluyoruz…

Atatürk’ün ulusuna, muasır medeniyet seviyesini neden işaret ettiğini…

İnşallah çok geç olmadan anlarız.