Başlığı unutulmayan bir yara olarak attım. Aslında unutulmayan ve tek gerçek gündemimiz olacak bir konudur.
O da 17 Ağustos depremi…
Üzerinden tam 25 yıl geçti.
17 Ağustos 1999 Marmara Depremi, Türkiye'nin yüreğini dağlayan, hafızalarımızdan silinmeyen bir felaketti. O gece, yer sarsıldı, hayatlar değişti. Binlerce insan hayatını kaybetti, on binlerce kişi yaralandı ve evsiz kaldı. Bu deprem, sadece bir doğal afet değil, aynı zamanda yapısal eksikliklerimizi, hazırlıksızlığımızı ve ihmallerimizi gözler önüne seren acı bir deneyim oldu.
Depremden sonra ülkemizde önemli adımlar atıldı. Afet İşleri Genel Müdürlüğü kuruldu, yapı denetimi sıkılaştırıldı ve kentsel dönüşüm projeleri başlatıldı. Ancak hala yapılması gereken çok şey var.
Ancak…
Hala çok yetersiz kalıyoruz.
Bu deprem ne ilkti ne de sondu. 17 ağustos’tan önce yıkıcı felaketler yaşadık. Sonrasında da aynı felaketleri yaşadık, yaşamaya devam ediyoruz.
Mesala 6 Şubat depremleri nasıl unutulabilir ki…
Yine binlerce canımız gitti. Onun iki katı insan evsiz kaldı. Yaralıların hesabı ise hesapsız…
Ülkemiz deprem kuşağında ve her gün yeni yeni depremleri yaşıyoruz.
Sık sık deprem olan bir ülkede deprem çok konuşuluyor, fakat ciddi adımlar da atamıyoruz. Önce bireysel olarak adım atmamız gerekiyor sonra toplumsal bir mücadele şart.
Konu 17 Ağustos yıl dönümü olunca Bursa’mız dahil Marmara Bölgesinde ve diğer şehirlerde deprem çalıştayları yapıldı, konuşmalar basına geçti, eksiklikler dile getirildi.
Sonuç her sene olduğu gibi sadece salonlarda ve kürsülerde dile getiriliyor. Sonrası işte hayat devam ediyor.
Önceki gün Merinos AKKM’de Bursa Büyükşehir Belediyesi önceliğinde depremin yıl dönümü nedeniyle bir basın toplantısı düzenlendi.
Toplantıya…
Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey’in yanı sıra Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Doç. Dr. Ergül Halisçelik, CHP Bursa Milletvekili Kayıhan Pala, CHP İl Başkanı Nihat Yeşiltaş, genel sekreter yardımcıları, daire başkanları, iştirak yöneticileri ve basın mensupları katıldı.
Burada Başkan Mustafa Bozbey, merkezi yönetimden, tüm kent paydaşlarına kadar deprem konusunda iş birliğinin önemini vurguladı ve bunun da toplumsal dayanışmanın üst düzeyde tutulması gerektiğine dikkat çekti.
Türkiye’nin bir deprem ülkesi olduğunun altını çizen Başkan Bozbey, “ Ülkemizin aktif tektonik bir konumda olması nedeniyle, bu depremlerin kentlerimizde yaşanılması kaçınılmazdır. Hali hazırda deprem zararlarını en aza indirmenin yolu, deprem öncesi deprem riskli alanlarda gerekli jeolojik ve jeoteknik çalışmaların yapılması, bu çalışmalardan elde edilen bulgulara göre yerleşim planlarının ve kentsel dönüşümün uygulanmasıdır. Hep birlikte, güç birliği yaparak bu konuda gerekli adımları atmalı ve toplumsal dayanışmayı en üst seviyede tutmalıyız. Yerel yönetimler kendi kentleriyle ilgili sorumluluklarını yerine getirirken, ayni zamanda merkezi yönetim, sivil toplum kuruluşları ve kentin diğer tüm paydaşlarıyla birlikte depreme hazırlanmalıdır. Doğa kaynaklı bir olay olan depremin olmasını önlemek mümkün değil ancak, depremlerin birer afete dönüşmesini engellemek bizim elimizde” ifadelerini kullandı.
Başkan Bozbey’in konuşmasında;
Daha önce Nilüfer’de uygulamaya koydukları Mahalle Afet Konteyneri, Mahalle Afet Gönüllüleri ve deprem öncü işaret izleme istasyonlarını tüm Bursa’ya yaymayı hedeflediklerini belirtti.
Yine Kaçak yapıya taviz verilmeyeceğinin altını çizdi.
Ayrıca…
‘Kentsel Dönüşüm Strateji Belgesi’nin 2025 yılı içerisinde tamamlanacağını ifade eden Başkan Mustafa Bozbey, Bursalıların sağlıklı ve nitelikli yapılarda yaşamasını sağlayacaklarının altını çizdi.
İşin bir başka boyutu ise; depremin bize öğrettiği dersler var mesela…
Kentsel dönüşümün önemi: Deprem, özellikle yapı stokunun ne kadar riskli olduğunu gözler önüne serdi. Mevcut yapıların depreme dayanıklı hale getirilmesi ve riskli alanların dönüştürülmesi için acil adımlar atılması gerektiğini anladık.
Afet bilinci: Deprem anında nasıl davranılması gerektiği, acil durum çantalarının hazırlanması gibi konularda toplumun bilinçlendirilmesi büyük önem taşıyor.
Kural dışı yapılaşmanın tehlikeleri: Depremde en büyük yıkımlar, imar affı ile yapılan ve denetimsiz binalarda yaşandı. Kural dışı yapılaşmanın önlenmesi için etkin denetim mekanizmaları kurulmalı.
Arama kurtarma çalışmalarının önemi: Deprem sonrası arama kurtarma çalışmalarının ne kadar önemli olduğu bir kez daha anlaşıldı. Bu alanda daha iyi ekipmanlara ve eğitime sahip olmak gerekiyor.
Erken uyarı sistemleri: Depremleri önlemek mümkün olmasa da, erken uyarı sistemleri sayesinde can kayıplarını azaltmak mümkün. Bu sistemlerin yaygınlaştırılması ve geliştirilmesi gerekiyor.
Sözün özü…
Depremler, coğrafi konumumuz nedeniyle kaçınılmaz bir gerçek. Ancak bu gerçekle yaşamayı öğrenmek ve gerekli önlemleri almak mümkün. Deprem gerçeğiyle yüzleşerek, daha güvenli şehirler inşa edebilir, gelecek nesillere daha yaşanabilir bir çevre bırakabiliriz.
Unutmayalım ki, deprem bir doğal afet olabilir, ancak hazırlıksız yakalanmak bir insan hatasıdır.
Sevgiyle kalın!
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Emine KAYA
Unutulmayan Bir Yara ve Alınacak Dersler
Başlığı unutulmayan bir yara olarak attım. Aslında unutulmayan ve tek gerçek gündemimiz olacak bir konudur.
O da 17 Ağustos depremi…
Üzerinden tam 25 yıl geçti.
17 Ağustos 1999 Marmara Depremi, Türkiye'nin yüreğini dağlayan, hafızalarımızdan silinmeyen bir felaketti. O gece, yer sarsıldı, hayatlar değişti. Binlerce insan hayatını kaybetti, on binlerce kişi yaralandı ve evsiz kaldı. Bu deprem, sadece bir doğal afet değil, aynı zamanda yapısal eksikliklerimizi, hazırlıksızlığımızı ve ihmallerimizi gözler önüne seren acı bir deneyim oldu.
Depremden sonra ülkemizde önemli adımlar atıldı. Afet İşleri Genel Müdürlüğü kuruldu, yapı denetimi sıkılaştırıldı ve kentsel dönüşüm projeleri başlatıldı. Ancak hala yapılması gereken çok şey var.
Ancak…
Hala çok yetersiz kalıyoruz.
Bu deprem ne ilkti ne de sondu. 17 ağustos’tan önce yıkıcı felaketler yaşadık. Sonrasında da aynı felaketleri yaşadık, yaşamaya devam ediyoruz.
Mesala 6 Şubat depremleri nasıl unutulabilir ki…
Yine binlerce canımız gitti. Onun iki katı insan evsiz kaldı. Yaralıların hesabı ise hesapsız…
Ülkemiz deprem kuşağında ve her gün yeni yeni depremleri yaşıyoruz.
Sık sık deprem olan bir ülkede deprem çok konuşuluyor, fakat ciddi adımlar da atamıyoruz. Önce bireysel olarak adım atmamız gerekiyor sonra toplumsal bir mücadele şart.
Konu 17 Ağustos yıl dönümü olunca Bursa’mız dahil Marmara Bölgesinde ve diğer şehirlerde deprem çalıştayları yapıldı, konuşmalar basına geçti, eksiklikler dile getirildi.
Sonuç her sene olduğu gibi sadece salonlarda ve kürsülerde dile getiriliyor. Sonrası işte hayat devam ediyor.
Önceki gün Merinos AKKM’de Bursa Büyükşehir Belediyesi önceliğinde depremin yıl dönümü nedeniyle bir basın toplantısı düzenlendi.
Toplantıya…
Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey’in yanı sıra Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Doç. Dr. Ergül Halisçelik, CHP Bursa Milletvekili Kayıhan Pala, CHP İl Başkanı Nihat Yeşiltaş, genel sekreter yardımcıları, daire başkanları, iştirak yöneticileri ve basın mensupları katıldı.
Burada Başkan Mustafa Bozbey, merkezi yönetimden, tüm kent paydaşlarına kadar deprem konusunda iş birliğinin önemini vurguladı ve bunun da toplumsal dayanışmanın üst düzeyde tutulması gerektiğine dikkat çekti.
Türkiye’nin bir deprem ülkesi olduğunun altını çizen Başkan Bozbey, “ Ülkemizin aktif tektonik bir konumda olması nedeniyle, bu depremlerin kentlerimizde yaşanılması kaçınılmazdır. Hali hazırda deprem zararlarını en aza indirmenin yolu, deprem öncesi deprem riskli alanlarda gerekli jeolojik ve jeoteknik çalışmaların yapılması, bu çalışmalardan elde edilen bulgulara göre yerleşim planlarının ve kentsel dönüşümün uygulanmasıdır. Hep birlikte, güç birliği yaparak bu konuda gerekli adımları atmalı ve toplumsal dayanışmayı en üst seviyede tutmalıyız. Yerel yönetimler kendi kentleriyle ilgili sorumluluklarını yerine getirirken, ayni zamanda merkezi yönetim, sivil toplum kuruluşları ve kentin diğer tüm paydaşlarıyla birlikte depreme hazırlanmalıdır. Doğa kaynaklı bir olay olan depremin olmasını önlemek mümkün değil ancak, depremlerin birer afete dönüşmesini engellemek bizim elimizde” ifadelerini kullandı.
Başkan Bozbey’in konuşmasında;
Daha önce Nilüfer’de uygulamaya koydukları Mahalle Afet Konteyneri, Mahalle Afet Gönüllüleri ve deprem öncü işaret izleme istasyonlarını tüm Bursa’ya yaymayı hedeflediklerini belirtti.
Yine Kaçak yapıya taviz verilmeyeceğinin altını çizdi.
Ayrıca…
‘Kentsel Dönüşüm Strateji Belgesi’nin 2025 yılı içerisinde tamamlanacağını ifade eden Başkan Mustafa Bozbey, Bursalıların sağlıklı ve nitelikli yapılarda yaşamasını sağlayacaklarının altını çizdi.
İşin bir başka boyutu ise; depremin bize öğrettiği dersler var mesela…
Kentsel dönüşümün önemi: Deprem, özellikle yapı stokunun ne kadar riskli olduğunu gözler önüne serdi. Mevcut yapıların depreme dayanıklı hale getirilmesi ve riskli alanların dönüştürülmesi için acil adımlar atılması gerektiğini anladık.
Afet bilinci: Deprem anında nasıl davranılması gerektiği, acil durum çantalarının hazırlanması gibi konularda toplumun bilinçlendirilmesi büyük önem taşıyor.
Kural dışı yapılaşmanın tehlikeleri: Depremde en büyük yıkımlar, imar affı ile yapılan ve denetimsiz binalarda yaşandı. Kural dışı yapılaşmanın önlenmesi için etkin denetim mekanizmaları kurulmalı.
Arama kurtarma çalışmalarının önemi: Deprem sonrası arama kurtarma çalışmalarının ne kadar önemli olduğu bir kez daha anlaşıldı. Bu alanda daha iyi ekipmanlara ve eğitime sahip olmak gerekiyor.
Erken uyarı sistemleri: Depremleri önlemek mümkün olmasa da, erken uyarı sistemleri sayesinde can kayıplarını azaltmak mümkün. Bu sistemlerin yaygınlaştırılması ve geliştirilmesi gerekiyor.
Sözün özü…
Depremler, coğrafi konumumuz nedeniyle kaçınılmaz bir gerçek. Ancak bu gerçekle yaşamayı öğrenmek ve gerekli önlemleri almak mümkün. Deprem gerçeğiyle yüzleşerek, daha güvenli şehirler inşa edebilir, gelecek nesillere daha yaşanabilir bir çevre bırakabiliriz.
Unutmayalım ki, deprem bir doğal afet olabilir, ancak hazırlıksız yakalanmak bir insan hatasıdır.
Sevgiyle kalın!