Ak Parti'nin siyaset sahnesine adım attığı 2002 yılından itibaren,ülkenin en belirleyici ve tartışmalı siyasi güçlerinden biri olmuştur.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan liderliğindeki parti, ilerleyen süreçte gerek iç politika gerekse dış politikada önemli reformlar ve dönüşümlerin öncülüğünü yaptı. Bugün akıllara gelen ilk soru ise ne oldu da Partiye olan teveccüh gün geçtikçe azalma eğilimine girdi.

Bu da ister istemez yeni tartışmaları da beraberinde getirdi.

Esasen “Ülkede istikrar ve büyüme” vaatleriyle büyük bir destek toplayan Ak Parti 2002-2007 yılları arasında hedefine ulaştı. Ekonomi büyüdü, enflasyon düştü. Yatırımlar arttı.

Son birkaç yıldır yaşanan ekonomik zorluklar, enflasyonun yeniden yükselmesi göç sorunu ve işsizlik oranlarının artması gibi sorunlar, Ak Parti politikalarını sorgulanır hale getirdi.

Bunun en önemli yansımasını yerel seçimlerde gördük. Ak Parti Bursa başta olmak üzere elinde bulunan bazı belediyeleri kaybetti.

Hemen bir hatırlatma yapalım;

20 yıllık Ak Parti iktidarında ülkenin siyasi, ekonomik ve sosyal yapısında önemli değişiklikler yaşandı. Partinin başarıları ve başarısızlıkları, sürekli değişen ve dönüşen bir yapıya sahip oldu. Partinin ortaya koyduğu performans yel değirmenine benzer bir şekilde sürekli olarak yenilendi ve dönüştü.

Bu değişim ve dönüşüm esasen sorgulamaları da beraberinde getirdi. Kızılcahamam kampında seçim sonuçları yeniden masaya yatırıldı. Devamında bazı İl Başkanlarının istifası alındı.

Oysa seçim sonuçlarını belirleyen etkenlerin yeniden sorgulanması yerine faturanın doğrudan “teşkilatlara” kesilmesinin yarattığı etkilerin beklide hesabı bile yapılmadı.

Sorumlu kim?

Yüksek enflasyonla birlikte piyasalarda yaşanan istikrarsızlık mı,Ayakta kalma mücadelesi veren emekliler mi,Yada Yanlış adaylarla yola çıkılmasının önünü açan Genel Merkez yöneticileri mi?

Kim?

Bana göre kurbağa misali..

Hani, kurbağaya demişler ki; vak... vak... vak...ötüp duruyorsun.Vak.. vak’tan başka hava bilmiyor musun?...
Kurbağa demiş ki, “Çok hava biliyorum ama, boğazıma su kaçıyor.”

Neticede herkesin farklı bir değerlendirmesi var!

Radyolar ve Sosyal Medya üzerinden yayınlanan “Akşam Trafiği” programımıza konuk olan Ak Parti yerel yönetimlerden sorumlu Başkan Yardımcısı Recep Altepe konuya farklı bir bakış açısı getirerek şu ifadeleri kullanmıştı.

“Her şeyi ekonomik krize bağlamak doğru değil. Yıldırım’da da kriz vardı.İnegöl’de de kriz vardı.İznik ve Orhangaz’de de kriz vardı.Ama Ak Parti'nin adayları kazandı.Yanlış adaylar yüzünden başta Büyükşehir ve bazı ilçelerde seçimi kaybettik”

Şimdi, Bursa’da alınan seçim sonuçlarının sanki tek sorumlusuymuş gibi İl Başkanı Davut Gürkan’a ve teşkilatlara kesmeye kalkışmak bana da ANAP’ın son dönemlerini hatırlattı. Gürkan ve ekibinin “Aday yapılmasın kaybederiz” dediği adayların büyük bir kısmı zaten seçimi kaybetti.

Bakın;

Yıllarca iktidar da kalan Anavatan Partisi'nin Genel Başkanı rahmetli Turgut Özal Çankaya'ya çıktıktan sonra yapılan yanlışlar parti'nin sonunu getirmiştir. Mesut Yılmaz'lı ANAP'ta "Az olsun bizim adamımız olsun" zihniyeti arttıkça ne yazık ki Parti siyaset tarihinin karanlıklarında yok olup gitti..

Bugün “Ak Parti aynı yanlışlarımı yapıyor” sorusu zihinlerde yerini almaya başladı. Sürekli insan öğüten Ak Partini arka bahçesi “hurda pazarına” döndü.

Farklı düşünenlerde olabilir. Önemli olan düşünceyi ortaya koyarak yarıştırmaktır. Kapalı kapılar ardında çevrilen “siyasi entrikalar” ne siyasete ne de Ak Partiye bir şey katar.

Sonuçta..

AK Parti'nin bu değişim ve dönüşüm sürecinde nasıl bir yol izleyeceği siyaset sahnesinde nasıl bir rol oynayacağını görmek için biraz daha zamana ihtiyaç var..
Bekleyip görelim..