Yıllardır Belediye meclis toplantılarını yakın takip ederim.Belediye Başkanlarının icraatlarını vatandaşın belirlediği istikamete yönlendirmesini vatandaşın görüşü olarak yorumlarım..

Bu nedenle Büyükşehir Meclis toplantılarını yakından takip eder “Ne yapılacak,Ne yapılıyor,Ne yapılmak isteniyor” sorularını cevabını okurlarımızla paylaşırım.

Önceki günde Büyükşehir Belediye Meclisinin olağanüstü toplantısını takip ettim. Meclisinin son toplantısında yaşanan tartışmalar, belediye bütçesi ve ek kaynaklarla ilgili önemli soruları gündeme getirdi. Ek bütçe görüşmeleri sırasında özellikle Nilüfer Belediyesi’ne ayrılan 2 milyar liralık ek bütçede 500 milyon liralık kişisel bağışın kimlerden geleceği konusu tartışma yarattı.

AK Parti Meclis Üyesi Ali Sait Adiloğlu'nun Başkan Bozbey’e Nilvak’ı kastederek “Sizin kurduğunuz Vakıf da zamanın bağış topladı” şeklindeki çıkışı, toplantıyı bir anda polemik zeminine sürükledi.

Ak Partili Ali Sait Adiloğlu’na Başkan Mustafa Bozbey’in cevabı da sert oldu.

Başkan Bozbey, geçmiş dönemlerde kurulan Vakfın Belediye ile ilişkisinin bulunmadığı ifade etti.Ayrıca vakıf üzerinden yapılan bağışların şeffaf olduğunu ve bu bağışların öğrencilere burs olarak dağıtıldığını,hatta müfettiş denetleme raporlarını da kendilerine verebileceğini belirterek, Adiloğlu'nu “Provokatörlük” yapmakla suçlayıp “Terbiyeli” olmaya davet etti.. Adiloğlu'nun çıkışı, bir muhalefet çıkışı gibi görünse de toplantı öncesinde komisyonlarda kabul edilen ve AK Parti'nin de onayı ile geçen bir bütçe üzerine bu tartışmanın yapılmasına doğrusu kimse anlam veremedi.

Şimdi;

Nilüfer Belediyesi’ne ayrılan 500 milyon liralık kişisel bağış, şeffaflık ve hesap verebilirlik ilkeleri açısından gerçekten sorgulanmaya muhtaç bir konu. Hangi kişiler ya da kurumlar bu bağışları yapacak? Bu bağışların ne tür bir beklenti ya da karşılıkla yapılacağına dair Nilüfer Belediye Başkan Şadi Özdemir tarafından kamuoyuna bir açıklama yapılması gerekir.

Çünkü 500 milyonluk bütce bizimde kapsama alanımıza girdi.

Esasen, Adiloğlu'nun, Bozbey'e yönelik ithamlarının altı doldurulmadığından, bu tür tartışmalar, siyasi polemik yaratmanın ötesine geçemiyor.

Burada asıl sorulması gereken soru, bu tür çıkışların kimin yararına olduğu ve belediyecilik faaliyetlerinin vatandaşın çıkarlarına ne derece hizmet ettiğinin sorgulanmasıdır.

Bütçe, şehre hizmet etmek için kullanılan en önemli araçlardan biridir ve bu bütçenin nasıl kullanıldığı, hangi kaynakların nereden geldiği büyük önem taşır. 500 milyon liralık kişisel bağışın kimlerden geleceği sorusu, şeffaflık ilkesi gereği cevapsız bırakılmamalıdır. Siyasi polemiklerin ötesine geçerek, kamuoyunun bu tür sorulara tatmin edici cevaplar almasının önemi ortaya çıkıyor.

Nilüfer gibi hızla gelişen ve yatırımcıların ilgisini çeken bir bölgede, büyük mali kaynakların nasıl kullanıldığını geçtik,500 milyon liranın nereden geleceği daha fazla sorgulanmalıdır.

Bugün Ali Sait Adiloğlu’nun muhalif gibi bir tavır takınarak başlattığı tartışma, siyasi arenada görünür olmak adına yapılmış bir hamle olarak değerlendiriliyor. Ancak bu tür polemiklerin halkın gerçek sorunlarının gölgede kalmasının önünü açar. O nedenle toplantıya gelirken “Dersini iyi çalışmak”, sadece siyasi rakiplere değil, vatandaşlara karşı da hesap verme zorunluluğunun da bir gereğidir.

Bilmem anlatabildim mi?