Bursa’da yaşanan siyasi gelişmeler, ne yazık ki modern siyasetin kirli yüzünü bir kez daha gözler önüne seriyor. İlginç bir o kadar da düşündürücü gelişmelere tanık oluyoruz.Özellikle kongre süreçleri ve seçim atmosferine girildiğinde, siyasetin derinleşen ahlaki çöküşü sosyal medya üzerinden de hız kazmaya başladı.
Öyle ki Fake hesaplar aracılığıyla yürütülen kara propaganda, kişisel saldırılar ve iftiralar, Bursa siyasetinin giderek daha da çalkantılı bir hal almasının önünü açıyor. İnsanlar, sosyal medyadan birbirlerine hakaretler yağdırırken, siyasetin özünde var olması gereken nezaket ve saygı bir kenara bırakılıyor. Bu süreçte kişiler gerçek yüzlerini göstermezse de bunu aparatları aracılığı ile yapıyor.
Bakın;
Bu kirlilik, yalnızca bireyler arasında değil, hem Ak Parti hem de CHP’deki parti içi rekabet ve çıkar kavgalarında da kendini gösteriyor. Kimi zaman aynı kulvarda omuz omuza yürüyen siyasi aktörler, menfaatler çatışınca birbirlerine sırt dönüyor ve birbirlerinin açığını kollamaya başlıyor. Esasen bu durum, siyaseti izleyen halkın gözünde ciddi bir güven kaybına da neden oluyor.
Oysa vatandaşın gündemi tamamen farklı. Esnaf, iş dünyası ve halk, siyasetin kendi iç hesaplaşmalarından ziyade geçim derdi, ekonomik sorunlar ve toplumsal refaha odaklanmış durumda.
Bursa siyasetinde gözlemlenen bu yozlaşmayı, aslında daha geniş bir toplumsal sorunun yansıması olarak da değerlendirebiliriz. Vefasızlık, ihanet, menfaat uğruna dostlukların harcanması; bunlar sadece siyasi arenada değil, toplumsal hayatta da sıkça karşımıza çıkan sorunlar.
Bir düşünün, sevgi, vefa, sadakat gibi erdemler günümüzde neden bu kadar zayıflamış durumda?
Bugün bir kaza sonucu sandalyeye mahkum kalan bir bireyi terk eden kişinin yaptığı, sadece bir kişisel vefasızlık mı, yoksa toplumsal bir yozlaşmanın aynası mı?
İşte siyasette de böyle. Aynı yolda yürüdüğünüz birine sırtınızı dönmek, çıkarlar uğruna dostlukları harcamak, toplumun güvenini zedeleyen bir ihanet değil midir?
Bir düşünürün dediği gibi, insanın “sadakate” olan ihtiyacı, menfaat ilişkilerinden çok daha derin ve değerlidir. Gerçek arkadaşlık ve dostluk, vefa üzerine kurulmalı, menfaatler üzerine değil.
Bursa’daki bu kirli siyaset ortamı, toplumun huzurunu bozduğu gibi, siyasetin de saygınlığını yerle bir ediyor. Oysa siyasetin amacı, halkın çıkarlarını gözetmek, toplumsal barışı ve adaleti sağlamak olmalı. Ancak görünen o ki, siyasetin bu kirli yüzü temizlenmedikçe, toplumda derinleşen güven kaybı ve vefasızlık çukurundan çıkmak çok zor olacak.
Son olarak şunu ifade etmek istiyorum;
Bursa siyaseti, kişisel çıkarlar ve güç kavgalarıyla kirlenmeye devam ediyor. Bu süreçte, yalnızca siyasetin değil, toplumsal değerlerin de yıprandığı bir tabloyla karşı karşıyayız. Ancak her şeye rağmen, vefayı, sadakati ve insan onurunu savunan insanlar var oldukça, bu kirli oyunlar mutlaka bir gün sona ereceği inancını taşıyoruz.
Siyasetin, gerçek anlamda halkın çıkarları doğrultusunda yürütüldüğü bir ortamın inşası için, toplumun tüm kesimlerinin sesini yükseltmesi daha fazla vefa, sadakat ve erdem talep etmesi bizi sonuca götürebilir..
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Ercan Akyıldız
Bursa’da “Kirli siyaset”
Bursa’da yaşanan siyasi gelişmeler, ne yazık ki modern siyasetin kirli yüzünü bir kez daha gözler önüne seriyor. İlginç bir o kadar da düşündürücü gelişmelere tanık oluyoruz.Özellikle kongre süreçleri ve seçim atmosferine girildiğinde, siyasetin derinleşen ahlaki çöküşü sosyal medya üzerinden de hız kazmaya başladı.
Öyle ki Fake hesaplar aracılığıyla yürütülen kara propaganda, kişisel saldırılar ve iftiralar, Bursa siyasetinin giderek daha da çalkantılı bir hal almasının önünü açıyor. İnsanlar, sosyal medyadan birbirlerine hakaretler yağdırırken, siyasetin özünde var olması gereken nezaket ve saygı bir kenara bırakılıyor. Bu süreçte kişiler gerçek yüzlerini göstermezse de bunu aparatları aracılığı ile yapıyor.
Bakın;
Bu kirlilik, yalnızca bireyler arasında değil, hem Ak Parti hem de CHP’deki parti içi rekabet ve çıkar kavgalarında da kendini gösteriyor. Kimi zaman aynı kulvarda omuz omuza yürüyen siyasi aktörler, menfaatler çatışınca birbirlerine sırt dönüyor ve birbirlerinin açığını kollamaya başlıyor. Esasen bu durum, siyaseti izleyen halkın gözünde ciddi bir güven kaybına da neden oluyor.
Oysa vatandaşın gündemi tamamen farklı. Esnaf, iş dünyası ve halk, siyasetin kendi iç hesaplaşmalarından ziyade geçim derdi, ekonomik sorunlar ve toplumsal refaha odaklanmış durumda.
Bursa siyasetinde gözlemlenen bu yozlaşmayı, aslında daha geniş bir toplumsal sorunun yansıması olarak da değerlendirebiliriz. Vefasızlık, ihanet, menfaat uğruna dostlukların harcanması; bunlar sadece siyasi arenada değil, toplumsal hayatta da sıkça karşımıza çıkan sorunlar.
Bir düşünün, sevgi, vefa, sadakat gibi erdemler günümüzde neden bu kadar zayıflamış durumda?
Bugün bir kaza sonucu sandalyeye mahkum kalan bir bireyi terk eden kişinin yaptığı, sadece bir kişisel vefasızlık mı, yoksa toplumsal bir yozlaşmanın aynası mı?
İşte siyasette de böyle. Aynı yolda yürüdüğünüz birine sırtınızı dönmek, çıkarlar uğruna dostlukları harcamak, toplumun güvenini zedeleyen bir ihanet değil midir?
Bir düşünürün dediği gibi, insanın “sadakate” olan ihtiyacı, menfaat ilişkilerinden çok daha derin ve değerlidir. Gerçek arkadaşlık ve dostluk, vefa üzerine kurulmalı, menfaatler üzerine değil.
Bursa’daki bu kirli siyaset ortamı, toplumun huzurunu bozduğu gibi, siyasetin de saygınlığını yerle bir ediyor. Oysa siyasetin amacı, halkın çıkarlarını gözetmek, toplumsal barışı ve adaleti sağlamak olmalı. Ancak görünen o ki, siyasetin bu kirli yüzü temizlenmedikçe, toplumda derinleşen güven kaybı ve vefasızlık çukurundan çıkmak çok zor olacak.
Son olarak şunu ifade etmek istiyorum;
Bursa siyaseti, kişisel çıkarlar ve güç kavgalarıyla kirlenmeye devam ediyor. Bu süreçte, yalnızca siyasetin değil, toplumsal değerlerin de yıprandığı bir tabloyla karşı karşıyayız. Ancak her şeye rağmen, vefayı, sadakati ve insan onurunu savunan insanlar var oldukça, bu kirli oyunlar mutlaka bir gün sona ereceği inancını taşıyoruz.
Siyasetin, gerçek anlamda halkın çıkarları doğrultusunda yürütüldüğü bir ortamın inşası için, toplumun tüm kesimlerinin sesini yükseltmesi daha fazla vefa, sadakat ve erdem talep etmesi bizi sonuca götürebilir..