Son zamanlarda Kestel’e bağlı Gözede köyünde yaşanan olaylar, Bursa’nın su sorununu bir kez daha gündeme taşıdı. Köy halkının, su borularını keserek yaptığı eylem, Evliya Çelebi'nin “Velhasıl Bursa sudan ibaret” sözüyle anılan bu şehrin, su kaynaklarının nasıl tükendiğini gözler önüne serdi.
Doğal su kaynaklarıyla ünlü bir şehirde insanların susuz bırakılmasının, izah edilir bir yanı yoktur. Bu noktada, kentte yaşanan olumsuzluklara karşı duyarlılık göstermek, vatandaşların suya erişim haklarını savunmak bizlerin de görevidir.
Bursa, ülke genelinde olduğu gibi kuraklıkla mücadele ederken, şehirde yaşatılmak istenen sorumsuzluklar, su kaynaklarına olan hassasiyetimizi daha da artırmıştır. Bu konuda, üst katlarda oturan duyarlı yöneticilerin çıkıp halkın yanında yer alması beklenmektedir. Kraldan çok kralcı kesilenler, su kaynaklarını yönetme bahanesiyle insanları mağdur etmiştir ve bu, kabul edilebilir bir durum değildir. Bizlerin amacı, Bursa halkının beklentilerinin gerçekleşmesi için direniş göstermektir. Mutluluk, halkın beklentilerinin karşılanmasıdır.
Bakın;
Sorun sadece Gözede köyü ile sınırlı değildir. 2010 yılında açılan Kent Ormanın da bakalım.Gidin Orman İşletme Müdürlüğü’nün kontrolündeki bu bölgede meşhur Kürekli Şelalesi’nden gelen suların nasıl heba edildiğini görün.
Binlerce dönüm arazi içindeki Kent Ormanı, susuzluktan kıvranmakta ve kaderine terk edilmiş durumdadır. Şelaleden gelen sular, bir balıkçı tarafından keyfi bir şekilde kullanılmış ve bu da suyun gerçek sahiplerinden alınarak nasıl zayi edildiğine sizde şahitlik edin. (Bu konuda ilerleyen günlerde daha ayrıntılı bir yazı kaleme alacağım) ancak şimdiden belirtmek isterim ki; Bursa halkının suyu, gerçek sahiplerine, yani Bursalılara iade edilmelidir.
Bu talep sadece benim değil, hafta sonları Kent Ormanı'nda nefes almak isteyen binlerce vatandaşın da isteğidir.
Bir konuya açıklık getirelim; Bursa’da ki su kaynaklarının sorumluluğu, Özel İdareler kapandıktan sonra Büyükşehir Belediyesi’ne devredilmiştir. Başkanlık koltuğunda oturan Başkan Mustafa Bozbeyi’in bu konuda nasıl bir adım atacağını merak edenlerdenim. Su kaynaklarının kimlere ve nasıl verildiği, bir kısmının yabancılara satıldığı bilgisiyle bir dönem kamuoyunda çokça konuşulmuştu.
Bir diğer dikkat çekici olay ise Cumalıkızık’ta bir su firmasının kapattığı bir alanda yüzlerce musluktan açık su satmasıdır. 15 TL'ye damacana su satışı, temiz suya erişim için kuyrukta bekleyen insanların gösterdiği çaba..
Şimdi birileri çıkıp “Adam kiralamış yatırım yapmış.İstediği gibi satabilir” açıklamasını yapabilme özgürlüğüne sahiptir.Ancak burada dikkat çekmek istediğim konu İnsanların içilebilir suya uygun fiyatla ulaşabilmek için verdiği mücadeleye dikkat çekmektir.
Büyükşehir Yasası’nın çıkmasıyla kırsalın varlığı tartışmaya açılmış olabilir ancak köyleri yada köylerde hala yaşamaya çalışan insanları yok saymak mümkün değildir. Köylülerin, ellerindeki su kaynaklarının göz göre göre yok olmasına sessiz kalmayacağı da aşikardır.Tepkiler ilerleyen günlerde artarak devam edecektir.
Son olarak şunu ifade etmek istiyorum;
Bundan birkaç yıl öncesine kadar Marmara’nın “ Tahıl ambarı” olarak adlandırılan Bursa ovasına vurulan kaçak sondajlar, ovanın can damarlarını kurutmuştur. En azından pınarlarımıza sahip çıkmalıyız.
Burada siyasi bir düşünce içinde değilim; ancak Mustafa Bozbey'in, Bursa halkının çıkarları doğrultusunda bu konuyu en ince ayrıntısına kadar inceleyip kamuoyunu bilgilendirmesi bir zaruret olarak karşımızda duruyor.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Ercan Akyıldız
Bursa'nın Su Kaynakları da Bursalılarındır!
Son zamanlarda Kestel’e bağlı Gözede köyünde yaşanan olaylar, Bursa’nın su sorununu bir kez daha gündeme taşıdı. Köy halkının, su borularını keserek yaptığı eylem, Evliya Çelebi'nin “Velhasıl Bursa sudan ibaret” sözüyle anılan bu şehrin, su kaynaklarının nasıl tükendiğini gözler önüne serdi.
Doğal su kaynaklarıyla ünlü bir şehirde insanların susuz bırakılmasının, izah edilir bir yanı yoktur. Bu noktada, kentte yaşanan olumsuzluklara karşı duyarlılık göstermek, vatandaşların suya erişim haklarını savunmak bizlerin de görevidir.
Bursa, ülke genelinde olduğu gibi kuraklıkla mücadele ederken, şehirde yaşatılmak istenen sorumsuzluklar, su kaynaklarına olan hassasiyetimizi daha da artırmıştır. Bu konuda, üst katlarda oturan duyarlı yöneticilerin çıkıp halkın yanında yer alması beklenmektedir. Kraldan çok kralcı kesilenler, su kaynaklarını yönetme bahanesiyle insanları mağdur etmiştir ve bu, kabul edilebilir bir durum değildir. Bizlerin amacı, Bursa halkının beklentilerinin gerçekleşmesi için direniş göstermektir. Mutluluk, halkın beklentilerinin karşılanmasıdır.
Bakın;
Sorun sadece Gözede köyü ile sınırlı değildir. 2010 yılında açılan Kent Ormanın da bakalım.Gidin Orman İşletme Müdürlüğü’nün kontrolündeki bu bölgede meşhur Kürekli Şelalesi’nden gelen suların nasıl heba edildiğini görün.
Binlerce dönüm arazi içindeki Kent Ormanı, susuzluktan kıvranmakta ve kaderine terk edilmiş durumdadır. Şelaleden gelen sular, bir balıkçı tarafından keyfi bir şekilde kullanılmış ve bu da suyun gerçek sahiplerinden alınarak nasıl zayi edildiğine sizde şahitlik edin. (Bu konuda ilerleyen günlerde daha ayrıntılı bir yazı kaleme alacağım) ancak şimdiden belirtmek isterim ki; Bursa halkının suyu, gerçek sahiplerine, yani Bursalılara iade edilmelidir.
Bu talep sadece benim değil, hafta sonları Kent Ormanı'nda nefes almak isteyen binlerce vatandaşın da isteğidir.
Bir konuya açıklık getirelim; Bursa’da ki su kaynaklarının sorumluluğu, Özel İdareler kapandıktan sonra Büyükşehir Belediyesi’ne devredilmiştir. Başkanlık koltuğunda oturan Başkan Mustafa Bozbeyi’in bu konuda nasıl bir adım atacağını merak edenlerdenim. Su kaynaklarının kimlere ve nasıl verildiği, bir kısmının yabancılara satıldığı bilgisiyle bir dönem kamuoyunda çokça konuşulmuştu.
Bir diğer dikkat çekici olay ise Cumalıkızık’ta bir su firmasının kapattığı bir alanda yüzlerce musluktan açık su satmasıdır. 15 TL'ye damacana su satışı, temiz suya erişim için kuyrukta bekleyen insanların gösterdiği çaba..
Şimdi birileri çıkıp “Adam kiralamış yatırım yapmış.İstediği gibi satabilir” açıklamasını yapabilme özgürlüğüne sahiptir.Ancak burada dikkat çekmek istediğim konu İnsanların içilebilir suya uygun fiyatla ulaşabilmek için verdiği mücadeleye dikkat çekmektir.
Büyükşehir Yasası’nın çıkmasıyla kırsalın varlığı tartışmaya açılmış olabilir ancak köyleri yada köylerde hala yaşamaya çalışan insanları yok saymak mümkün değildir. Köylülerin, ellerindeki su kaynaklarının göz göre göre yok olmasına sessiz kalmayacağı da aşikardır.Tepkiler ilerleyen günlerde artarak devam edecektir.
Son olarak şunu ifade etmek istiyorum;
Bundan birkaç yıl öncesine kadar Marmara’nın “ Tahıl ambarı” olarak adlandırılan Bursa ovasına vurulan kaçak sondajlar, ovanın can damarlarını kurutmuştur. En azından pınarlarımıza sahip çıkmalıyız.
Burada siyasi bir düşünce içinde değilim; ancak Mustafa Bozbey'in, Bursa halkının çıkarları doğrultusunda bu konuyu en ince ayrıntısına kadar inceleyip kamuoyunu bilgilendirmesi bir zaruret olarak karşımızda duruyor.
Netice de Su, halkındır ve öyle kalmalıdır.
---