Türk kültürünün en değerli ve özel zaman dilimlerinden biri olan bayramlar, geçmişten bugüne toplumun en önemli yapı taşlarından biri olmuştur. Ancak günümüzde teknolojinin ve modern yaşamın getirdiği değişimlerle birlikte, eski bayramların ruhu ve heyecanı giderek kaybolmuş gibi görünüyor.
Buruk geçen bu kurban bayramında yapılan sohbetlerde bile hep hayıflandık dert yandık. "Ah nerede o eski bayramlar?" diye.
Esasen eski bayramlara duyulan özlem, sadece nostaljik bir his değil, aynı zamanda bir kültürel mirasın korunması gerektiğinin de bir işaretidir.
Eski bayramlarda, bayram sabahları aile büyüklerinin evinde toplanmak, birlikte kahvaltı etmek ve büyüklerin ellerini öpmek bir gelenekti. Bu ritüeller, sadece aile bağlarını güçlendirmekle kalmaz, aynı zamanda toplumsal dayanışmayı da pekiştirirdi. Bayram namazından sonra mahallede komşularla bayramlaşmak, çocukların şeker ve harçlık toplama heyecanı, evlerde yapılan tatlı ve yemeklerin paylaşılması, kesilen kurbanların komşulara dağıtılması eski bayramların en unutulmaz anılarındandır.
Teknolojinin hayatımıza bu denli hükmetmediği zamanlarda, bayram kutlamaları daha sade ve içten olurdu. Şimdiki gibi sosyal medya üzerinden değil, yüz yüze yapılan kutlamalar, samimiyetin ve içtenliğin en güzel örnekleriydi. Bayramlık kıyafetlerin heyecanla giyildiği, akrabaların ve dostların ziyaret edildiği bu günler, sosyal bağların güçlenmesine büyük katkı sağlardı.
Eski bayramların en önemli özelliklerinden biri de, kültürel değerlerin nesilden nesile aktarılmasına olan katkısıydı. Büyüklerin anlattığı bayram hikayeleri, geleneksel oyunlar ve yemek tarifleri, genç kuşaklara aktarılan önemli miraslardı. Bu değerler, toplumun kültürel zenginliğini ve tarihini korumanın en önemli yollarından biriydi.
Bugün ise şehirleşme, yoğun iş temposu ve teknolojik bağımlılıklar, bayramların eski ruhunu yitirmesine neden olabiliyor. Aile ziyaretleri yerine sosyal medya üzerinden yapılan kutlamalar, geleneksel bayram yemeklerinin yerini fast food ürünlerine bırakması ve çocukların eski oyunlar yerine dijital oyunları tercih etmesi, bayramların özünü kaybetmesine yol açıyor.
Ancak tüm bu değişimlere rağmen, “Eski bayramların ruhunu yeniden canlandırmak mümkün mü? sorusunun cevabını aramak lazım.
Başarabiliriz..Aileler, eski gelenekleri yaşatmak için çaba göstermeli ve çocuklarına bu değerleri aktarmalıdır. Bayram ziyaretleri, toplumsal dayanışmanın en güzel örnekleri olarak sürdürülmeli ve teknolojinin getirdiği kolaylıklar, bayramların manevi değerlerini unutturmamalıdır.
Sonuç olarak, eski bayramlara duyulan özlem, sadece geçmişe dair bir nostalji değil, aynı zamanda kültürel değerlerin korunması ve geleceğe aktarılması adına önemli bir farkındalıktır. Bu değerleri yaşatmak, toplum olarak bizlerin elindedir. Eski bayramların ruhunu yeniden canlandırmak, geçmişle geleceği buluşturmak demektir. Bu bayramda, bir adım geriye atarak, eski bayramların huzurunu ve mutluluğunu yeniden keşfetmek mümkün..
Birebir geç mi kaldık?
Hayır, hayır. Gelenek ve göreneklerimizi yeniden yaşatabiliriz; birlik ve beraberliğimizi güçlendiren, kardeşlik ve dostluğumuzu pekiştiren, dayanışma ve paylaşma duygularını artıran müstesna günlerden geçiyoruz.
Geç kalmadık, yeniden o eski bayramlara dönebiliriz.Çünkü bu ülkede buna ihtiyacımız var.
Bayramınız mübarek olsun!
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Ercan Akyıldız
Eski Bayramlara Özlem
Türk kültürünün en değerli ve özel zaman dilimlerinden biri olan bayramlar, geçmişten bugüne toplumun en önemli yapı taşlarından biri olmuştur. Ancak günümüzde teknolojinin ve modern yaşamın getirdiği değişimlerle birlikte, eski bayramların ruhu ve heyecanı giderek kaybolmuş gibi görünüyor.
Buruk geçen bu kurban bayramında yapılan sohbetlerde bile hep hayıflandık dert yandık. "Ah nerede o eski bayramlar?" diye.
Esasen eski bayramlara duyulan özlem, sadece nostaljik bir his değil, aynı zamanda bir kültürel mirasın korunması gerektiğinin de bir işaretidir.
Eski bayramlarda, bayram sabahları aile büyüklerinin evinde toplanmak, birlikte kahvaltı etmek ve büyüklerin ellerini öpmek bir gelenekti. Bu ritüeller, sadece aile bağlarını güçlendirmekle kalmaz, aynı zamanda toplumsal dayanışmayı da pekiştirirdi. Bayram namazından sonra mahallede komşularla bayramlaşmak, çocukların şeker ve harçlık toplama heyecanı, evlerde yapılan tatlı ve yemeklerin paylaşılması, kesilen kurbanların komşulara dağıtılması eski bayramların en unutulmaz anılarındandır.
Teknolojinin hayatımıza bu denli hükmetmediği zamanlarda, bayram kutlamaları daha sade ve içten olurdu. Şimdiki gibi sosyal medya üzerinden değil, yüz yüze yapılan kutlamalar, samimiyetin ve içtenliğin en güzel örnekleriydi. Bayramlık kıyafetlerin heyecanla giyildiği, akrabaların ve dostların ziyaret edildiği bu günler, sosyal bağların güçlenmesine büyük katkı sağlardı.
Eski bayramların en önemli özelliklerinden biri de, kültürel değerlerin nesilden nesile aktarılmasına olan katkısıydı. Büyüklerin anlattığı bayram hikayeleri, geleneksel oyunlar ve yemek tarifleri, genç kuşaklara aktarılan önemli miraslardı. Bu değerler, toplumun kültürel zenginliğini ve tarihini korumanın en önemli yollarından biriydi.
Bugün ise şehirleşme, yoğun iş temposu ve teknolojik bağımlılıklar, bayramların eski ruhunu yitirmesine neden olabiliyor. Aile ziyaretleri yerine sosyal medya üzerinden yapılan kutlamalar, geleneksel bayram yemeklerinin yerini fast food ürünlerine bırakması ve çocukların eski oyunlar yerine dijital oyunları tercih etmesi, bayramların özünü kaybetmesine yol açıyor.
Ancak tüm bu değişimlere rağmen, “Eski bayramların ruhunu yeniden canlandırmak mümkün mü? sorusunun cevabını aramak lazım.
Başarabiliriz..Aileler, eski gelenekleri yaşatmak için çaba göstermeli ve çocuklarına bu değerleri aktarmalıdır. Bayram ziyaretleri, toplumsal dayanışmanın en güzel örnekleri olarak sürdürülmeli ve teknolojinin getirdiği kolaylıklar, bayramların manevi değerlerini unutturmamalıdır.
Sonuç olarak, eski bayramlara duyulan özlem, sadece geçmişe dair bir nostalji değil, aynı zamanda kültürel değerlerin korunması ve geleceğe aktarılması adına önemli bir farkındalıktır. Bu değerleri yaşatmak, toplum olarak bizlerin elindedir. Eski bayramların ruhunu yeniden canlandırmak, geçmişle geleceği buluşturmak demektir. Bu bayramda, bir adım geriye atarak, eski bayramların huzurunu ve mutluluğunu yeniden keşfetmek mümkün..
Birebir geç mi kaldık?
Hayır, hayır. Gelenek ve göreneklerimizi yeniden yaşatabiliriz; birlik ve beraberliğimizi güçlendiren, kardeşlik ve dostluğumuzu pekiştiren, dayanışma ve paylaşma duygularını artıran müstesna günlerden geçiyoruz.
Geç kalmadık, yeniden o eski bayramlara dönebiliriz.Çünkü bu ülkede buna ihtiyacımız var.
Bayramınız mübarek olsun!