Toplumumuzda sıkça duyulan bir söz vardır: "Gelen gideni aratır." Bu deyiş, yeni gelenin eskisini aratacağı, yani eskisinin daha iyi olduğu anlamına gelir. Soru şu; bu ifade, sadece bir mukayese mi yoksa aslında bir vefasızlık örneği mi sergiler?
İşte bu sorunun cevabını aramak, toplum olarak değişimlere nasıl baktığımızı, gidenlere ve gelenlere karşı tutumumuzu anlamak açısından önem arz eder.
Ortak kanı gidenler genellikle toplum nezdinde pek sevilmez. Bu durumun kökünde yatan sebeplerden biri, gidenin ardında bıraktığı vefasızlık,boşluk ve belirsizliktir. İnsanlar, alıştıkları düzenin değişmesinden endişe duyarlar ve bu endişe, gidenin arkasından olumsuz duygular beslemelerine yol açar.
Bu duygular, kimi zaman vefasızlık olarak tezahür eder. Gidenle uzun yıllar dostluk kurmuş, yarenlik etmiş insanlar, onun gitme ihtimali belirdiğinde, bu dostluk ve bağlılık yerini olumsuz hislere bırakabilir.
Gelen ise her zaman daha göz alıcıdır. Yeni olan her şey gibi, toplumun gözünde taze umutlar yeşertir. Gidenin hataları, yeni gelenin hatasız bir şekilde karşılanmasına zemin hazırlar. Ancak bu durum, aslında büyük bir yanılsamadır. Gelene dair şekillenen umutlar, zamanla yerini hayal kırıklığına bırakabilir. İnsanlar, yeni gelenin de tıpkı giden gibi kusurlu olabileceğini unutur ve bu beklentilerin altında yeni gelenler ezilebilir. Dolayısıyla toplum nazarında başlayan itibar kaybı zamanla irtifa kaybını da beraberinde getirir.
Bu noktada, şair Mehmet Akif Ersoy’un şu dizeleri durumu en iyi şekilde özetler:
"Zulmü alkışlayamam, zalimi asla sevemem;
Gelenin keyfi için geçmişe kalkıp sövemem."
Bu dizelerde, geçmişe ve gidene karşı gösterilen haksızlık eleştirilir. Gelenin keyfi için geçmişin kötülenmesi, sadece gelenin prestijini artırmak amacı taşır ki bu da toplumun vefa duygusunun zayıflığının bir göstergesidir. Oysa olması gereken, geçmişin hakkını teslim etmek, hatalardan ders çıkararak ileriye bakmaktır.
Gidenin ardından sövgüler savurmak, toplumun kolayca düştüğü bir tuzaktır. Ancak önemli olan, gidenin ardından haksızlık etmeden, gerçekleri dile getirmek ve gelenin neler yapacağını değerlendirmektir.
Bu değerlendirme, toplumun olgunluğunu ve vefa duygusunun ne kadar güçlü olduğunu gösterir. Unutulmamalıdır ki, bir gün herkes giden olacaktır ve önemli olan, geride kalanların arkasından "İyi insandı, Allah razı olsun" diyebilmesidir.
Herhangi bir isim üzerinde angaje olmadan yapılan değerlendirmeyi okurların izanına bırakıyorum…
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Ercan Akyıldız
Gelen Gideni Aratır mı?
Toplumumuzda sıkça duyulan bir söz vardır: "Gelen gideni aratır." Bu deyiş, yeni gelenin eskisini aratacağı, yani eskisinin daha iyi olduğu anlamına gelir. Soru şu; bu ifade, sadece bir mukayese mi yoksa aslında bir vefasızlık örneği mi sergiler?
İşte bu sorunun cevabını aramak, toplum olarak değişimlere nasıl baktığımızı, gidenlere ve gelenlere karşı tutumumuzu anlamak açısından önem arz eder.
Ortak kanı gidenler genellikle toplum nezdinde pek sevilmez. Bu durumun kökünde yatan sebeplerden biri, gidenin ardında bıraktığı vefasızlık,boşluk ve belirsizliktir. İnsanlar, alıştıkları düzenin değişmesinden endişe duyarlar ve bu endişe, gidenin arkasından olumsuz duygular beslemelerine yol açar.
Bu duygular, kimi zaman vefasızlık olarak tezahür eder. Gidenle uzun yıllar dostluk kurmuş, yarenlik etmiş insanlar, onun gitme ihtimali belirdiğinde, bu dostluk ve bağlılık yerini olumsuz hislere bırakabilir.
Gelen ise her zaman daha göz alıcıdır. Yeni olan her şey gibi, toplumun gözünde taze umutlar yeşertir. Gidenin hataları, yeni gelenin hatasız bir şekilde karşılanmasına zemin hazırlar. Ancak bu durum, aslında büyük bir yanılsamadır. Gelene dair şekillenen umutlar, zamanla yerini hayal kırıklığına bırakabilir. İnsanlar, yeni gelenin de tıpkı giden gibi kusurlu olabileceğini unutur ve bu beklentilerin altında yeni gelenler ezilebilir. Dolayısıyla toplum nazarında başlayan itibar kaybı zamanla irtifa kaybını da beraberinde getirir.
Bu noktada, şair Mehmet Akif Ersoy’un şu dizeleri durumu en iyi şekilde özetler:
"Zulmü alkışlayamam, zalimi asla sevemem;
Gelenin keyfi için geçmişe kalkıp sövemem."
Bu dizelerde, geçmişe ve gidene karşı gösterilen haksızlık eleştirilir. Gelenin keyfi için geçmişin kötülenmesi, sadece gelenin prestijini artırmak amacı taşır ki bu da toplumun vefa duygusunun zayıflığının bir göstergesidir. Oysa olması gereken, geçmişin hakkını teslim etmek, hatalardan ders çıkararak ileriye bakmaktır.
Gidenin ardından sövgüler savurmak, toplumun kolayca düştüğü bir tuzaktır. Ancak önemli olan, gidenin ardından haksızlık etmeden, gerçekleri dile getirmek ve gelenin neler yapacağını değerlendirmektir.
Bu değerlendirme, toplumun olgunluğunu ve vefa duygusunun ne kadar güçlü olduğunu gösterir. Unutulmamalıdır ki, bir gün herkes giden olacaktır ve önemli olan, geride kalanların arkasından "İyi insandı, Allah razı olsun" diyebilmesidir.
Herhangi bir isim üzerinde angaje olmadan yapılan değerlendirmeyi okurların izanına bırakıyorum…