Bir şeyler oluyor bize galiba her gün daha da fazla kirleniyoruz; İnsana, insan olmak ve insan kalmak şuuru verebilmeli ki,yaşanılabilir bir şehir mümkün olsun... Bir şeyler oluyor bize galiba her gün daha da fazla kirleniyoruz;
Anlaşılan modern geçinen insan ciddi bir varoluş sorunu yaşıyor...
Mesuliyetsiz,sorumsuz..
Düşünebiliyor musunuz, nüfusu 3 milyonu aşan bir şehirde,birileri ceplerine 3-5 kuruş daha fazla indirebilmek için,insanları “enayi” yerine koyarak tabiri caizse kazıklamaya çalışıyorlar.
Turizmin Bursa’daki gözde mekanlarından Cumalıkızk gibi bazı yerlerde bile köy kahvaltısında sunulan yiyeceklerde sahtelikler tavan yapıyor.Marketlerden alınan kahvaltılıklar “Köy kahvaltısı” olarak pazarlanıyor.
Sonrada çıkıp “Turizm bitti.Kiralarımızı ödeyemiyoruz” şeklinde serzenişte bulunuyor.
Söylenecek tek kelime,cezalar yetmiyor,Allah ıslah etsin...
Tarihin izlerini her noktasında taşıyan bu kentte,teknolojinin hızlı gelişimi ile birlikte insanlar hızlı adımlarla yaşamaya başladı.
Nasihatlerin mahiyeti değişti...
"Uyanık olmak" vasfının istikameti maskaralığa doğru gidiyor. Sahtekarları, gözünü para hırsıyla kin bürümüş insanları afişe etmenin,toplumdan dışlamanın,bu kente ciddi katkısı olacaktır.
Esasında zaman geçmeden gidişata etki eden faktörleri irdelemeli ki teşhis konulabilsin,tedavi gerçekleşebilsin.
Açık hava tımarhanesine hoş geldiniz!
Psikologlar,insanın kendisini değersiz hissetmesinden dolayı, ahlaksız davranışların arttığı kanısında.
Mesele şu: Çağdaş olmakla övünülüyor fakat tutum ve davranışlar "medeniyetten nasibini almamış" cinsten...
Neyi tedavi edebilir bu çağdaşlık söylemi?
Dozajı haddini aşmış bir bireyciliğin tutsağı haline gelen "ben nesli" insanı, kendisiyle birlikte, herkese kör bakıyor.
Umutsuzluk, mutsuzluk, yalnızlık, yabancılaşma hat safhada artık. Sarsıntının bilhassa kalıcı etkisine dikkat edilmeli. Yaranın anlık müdahale ile giderildiği zannedilse de, mikroptan arındırılamamış yaralar "sorun" teşkil edebilir!
Hattâ kim olduğunu dahi unutulabilir kişi...
Topluluklar da böyle.
Sarsıntı,direnci, direnişi kırar, çaresizleştirir, hâdiseler anlamlandırılamaz. Dolayısıyla yara derindir, işkenceye dönüşmüştür. Teslim alır, tutsaklaştırır...
Malûmun ilanıdır ki, insan denilen varlığın şahsiyetleşebilmesi gerekiyor. Şahsiyetini yaşayan insan, bir başkasının sağlığı ile oynayamaz,oynatmaz, oynamak isteyenlere de müsaade etmez.
Özünü ve sözünü yitirmiş, varlık sebebini unutmuş sefalet numuneleri,PARA üzerine kurulu dünyada günleri devrede devrede yaşadığı için yeni bir boyuta geçmiştir artık.
Çözüm mü?
Nizamsızlıktan kaynaklanan vahşi vaziyeti, yeni bir cemiyet ahlakıyla saf dışı edilebilir pekâlâ.
Nitelikli bir düzen!
Orada insan, çoğalmış yasalara yahut yasaklara ihtiyaç duymadan, içindeki mahkemenin sesini dinlemekle vazifelendirilmiş durumda. Ama gereğini yapan var mı?
Ne yapalım, bizim de tasarladığımız hayalimizde bir Bursa var...
Çok görmesin fincancı katırları...
Kirleniyoruz vesselam..
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Ercan Akyıldız
Kirleniyoruz ama biraz müsaade..
Bir şeyler oluyor bize galiba her gün daha da fazla kirleniyoruz; İnsana, insan olmak ve insan kalmak şuuru verebilmeli ki,yaşanılabilir bir şehir mümkün olsun... Bir şeyler oluyor bize galiba her gün daha da fazla kirleniyoruz;
Anlaşılan modern geçinen insan ciddi bir varoluş sorunu yaşıyor...
Mesuliyetsiz,sorumsuz..
Düşünebiliyor musunuz, nüfusu 3 milyonu aşan bir şehirde,birileri ceplerine 3-5 kuruş daha fazla indirebilmek için,insanları “enayi” yerine koyarak tabiri caizse kazıklamaya çalışıyorlar.
Turizmin Bursa’daki gözde mekanlarından Cumalıkızk gibi bazı yerlerde bile köy kahvaltısında sunulan yiyeceklerde sahtelikler tavan yapıyor.Marketlerden alınan kahvaltılıklar “Köy kahvaltısı” olarak pazarlanıyor.
Sonrada çıkıp “Turizm bitti.Kiralarımızı ödeyemiyoruz” şeklinde serzenişte bulunuyor.
Söylenecek tek kelime,cezalar yetmiyor,Allah ıslah etsin...
Tarihin izlerini her noktasında taşıyan bu kentte,teknolojinin hızlı gelişimi ile birlikte insanlar hızlı adımlarla yaşamaya başladı.
Nasihatlerin mahiyeti değişti...
"Uyanık olmak" vasfının istikameti maskaralığa doğru gidiyor. Sahtekarları, gözünü para hırsıyla kin bürümüş insanları afişe etmenin,toplumdan dışlamanın,bu kente ciddi katkısı olacaktır.
Esasında zaman geçmeden gidişata etki eden faktörleri irdelemeli ki teşhis konulabilsin,tedavi gerçekleşebilsin.
Açık hava tımarhanesine hoş geldiniz!
Psikologlar,insanın kendisini değersiz hissetmesinden dolayı, ahlaksız davranışların arttığı kanısında.
Mesele şu: Çağdaş olmakla övünülüyor fakat tutum ve davranışlar "medeniyetten nasibini almamış" cinsten...
Neyi tedavi edebilir bu çağdaşlık söylemi?
Dozajı haddini aşmış bir bireyciliğin tutsağı haline gelen "ben nesli" insanı, kendisiyle birlikte, herkese kör bakıyor.
Umutsuzluk, mutsuzluk, yalnızlık, yabancılaşma hat safhada artık. Sarsıntının bilhassa kalıcı etkisine dikkat edilmeli. Yaranın anlık müdahale ile giderildiği zannedilse de, mikroptan arındırılamamış yaralar "sorun" teşkil edebilir!
Hattâ kim olduğunu dahi unutulabilir kişi...
Topluluklar da böyle.
Sarsıntı,direnci, direnişi kırar, çaresizleştirir, hâdiseler anlamlandırılamaz. Dolayısıyla yara derindir, işkenceye dönüşmüştür. Teslim alır, tutsaklaştırır...
Malûmun ilanıdır ki, insan denilen varlığın şahsiyetleşebilmesi gerekiyor. Şahsiyetini yaşayan insan, bir başkasının sağlığı ile oynayamaz,oynatmaz, oynamak isteyenlere de müsaade etmez.
Özünü ve sözünü yitirmiş, varlık sebebini unutmuş sefalet numuneleri,PARA üzerine kurulu dünyada günleri devrede devrede yaşadığı için yeni bir boyuta geçmiştir artık.
Çözüm mü?
Nizamsızlıktan kaynaklanan vahşi vaziyeti, yeni bir cemiyet ahlakıyla saf dışı edilebilir pekâlâ.
Nitelikli bir düzen!
Orada insan, çoğalmış yasalara yahut yasaklara ihtiyaç duymadan, içindeki mahkemenin sesini dinlemekle vazifelendirilmiş durumda. Ama gereğini yapan var mı?
Ne yapalım, bizim de tasarladığımız hayalimizde bir Bursa var...
Çok görmesin fincancı katırları...
Kirleniyoruz vesselam..
Ama şimdilik biraz mola..Kalın sağlıcakla..