Siyasi Partilerin olmazsa olmaz şartı Demokrasidir.
Demokratik rejimin başarısı da siyasi partilerin sağlıklı bir teşkilat yapısına ve işleyişine bağlıdır. Siyasi partilerdeki yorgunluk ve heyecansızlık, dağınıklık ve parçalanmışlık demokrasiyi de sağlıksız kılar.
Ayrım yapmadan bugün kentimiz de faal durumda bulunan siyasi partilere bakıyorum sadece liderler tarafından yönlendirilip yönetilen aşiret anlayışı hakim.
Parti içi demokrasi rafa kaldırılmış. Her siyasi partinin vaatleri arasında olmasına rağmen ön seçimin (Ö) harfi bile kullanılmıyor. Ankara’nın belirlediği rotada ilerleme sağlanıyor.
Siyasi kulislerde Parti içi görüşmelerde hep genel merkez ön plana çıkıyor.
Bu da şu anlama geliyor;
Siyasette genel başkana yakınsan,ya da genel merkez de üst düzey bir yöneticiyle yakınlığın varsa,siyasette ilke,tecrübe falan filan hikaye..
Tabi ki Parti içi demokrasi den mahrum olan partiler de çatlaklar başlar bir süre sonra küskünler ordusu tarafından “Yeni bir oluşum” adı altında parti çalışmaları hız kazanır. Parti değiştirenler yada yeni parti kuranlar kendilerini ispata çalışırlar.
En çokta koptukları siyasi harekete düşman olurlar. Siyaset galeri sine baktığımızda; DSP ile CHP, BBP ile MHP, SP ile AKP ve ANAP ile DYP ‘nin birbirlerini yok etme savaşı verdiklerine şahit oluruz.
İlkesel olmaktan ziyade ben merkezli kavga esasen Türk demokrasisinin en büyük zaafıdır.
Meclise gerek yok teşkilatlarına şöyle bir baktığımızda AKP’de , CHP’de de ve diğer partiler de oligarşi yapıların hakim olduğu gözlenir.Genel başkanların olur vermediği hiçbir konu partilerde gündeme getirilemez.Milletvekili bile komisyonlarda görev alamaz.
Demokrasinin olmazsa olmazları arasında bulunan Türk siyaseti bu hastalıktan en kısa zamanda kurtulmak zorundadır.
Siyasi partilerde parti içi demokrasi işletilmelidir. Liderler tek başlarına yada yakın çevresine değil, kurullarına danışarak politika oluşturmalıdırlar.
Partiler tek akılla değil çok akılla yönetilmelidir. Milletvekilliğinin ve teşkilat mensubu olmanın bir anlamı olmalıdır.En önemlisi Siyasi Partiler kurumsal olmalıdır. Liderin değil, siyasi partinin ve ilkelerinin reklamı yapılmalıdır.
Siyasi partiler sistemi sağlığa kavuşmazsa demokrasimiz sağlığına kavuşamaz. Liderler sadakati değil liyakati ön plana almalıdırlar. Yoksa ülkenin birikimli deneyimli yetişmiş evlatları siyasetten soğur. Bu durum ise tecrübenin enkaz altında kalması anlamına gelir..
Parti içi demokrasi mutlaka ve mutlaka işletilmelidir. Sağlıklı üye kayıtlarının ardından delege seçimleri yapılıp sandık ortaya konulmalıdır. Kimse Ankara’dan icazet beklememelidir.Halkın tercihi ön plana çıkarılmalıdır.
Unutmayalım ki;
Bireylerin zengin ve özgür, devletin güçlü ve adil olduğu bir Türkiye özlemini gerçekleştirmek siyaset kurumunun sorumluluğundadır.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Ercan Akyıldız
Nasıl demokrasi?
Siyasi Partilerin olmazsa olmaz şartı Demokrasidir.
Demokratik rejimin başarısı da siyasi partilerin sağlıklı bir teşkilat yapısına ve işleyişine bağlıdır. Siyasi partilerdeki yorgunluk ve heyecansızlık, dağınıklık ve parçalanmışlık demokrasiyi de sağlıksız kılar.
Ayrım yapmadan bugün kentimiz de faal durumda bulunan siyasi partilere bakıyorum sadece liderler tarafından yönlendirilip yönetilen aşiret anlayışı hakim.
Parti içi demokrasi rafa kaldırılmış. Her siyasi partinin vaatleri arasında olmasına rağmen ön seçimin (Ö) harfi bile kullanılmıyor. Ankara’nın belirlediği rotada ilerleme sağlanıyor.
Siyasi kulislerde Parti içi görüşmelerde hep genel merkez ön plana çıkıyor.
Bu da şu anlama geliyor;
Siyasette genel başkana yakınsan,ya da genel merkez de üst düzey bir yöneticiyle yakınlığın varsa,siyasette ilke,tecrübe falan filan hikaye..
Tabi ki Parti içi demokrasi den mahrum olan partiler de çatlaklar başlar bir süre sonra küskünler ordusu tarafından “Yeni bir oluşum” adı altında parti çalışmaları hız kazanır. Parti değiştirenler yada yeni parti kuranlar kendilerini ispata çalışırlar.
En çokta koptukları siyasi harekete düşman olurlar. Siyaset galeri sine baktığımızda; DSP ile CHP, BBP ile MHP, SP ile AKP ve ANAP ile DYP ‘nin birbirlerini yok etme savaşı verdiklerine şahit oluruz.
İlkesel olmaktan ziyade ben merkezli kavga esasen Türk demokrasisinin en büyük zaafıdır.
Meclise gerek yok teşkilatlarına şöyle bir baktığımızda AKP’de , CHP’de de ve diğer partiler de oligarşi yapıların hakim olduğu gözlenir.Genel başkanların olur vermediği hiçbir konu partilerde gündeme getirilemez.Milletvekili bile komisyonlarda görev alamaz.
Demokrasinin olmazsa olmazları arasında bulunan Türk siyaseti bu hastalıktan en kısa zamanda kurtulmak zorundadır.
Siyasi partilerde parti içi demokrasi işletilmelidir. Liderler tek başlarına yada yakın çevresine değil, kurullarına danışarak politika oluşturmalıdırlar.
Partiler tek akılla değil çok akılla yönetilmelidir. Milletvekilliğinin ve teşkilat mensubu olmanın bir anlamı olmalıdır.En önemlisi Siyasi Partiler kurumsal olmalıdır. Liderin değil, siyasi partinin ve ilkelerinin reklamı yapılmalıdır.
Siyasi partiler sistemi sağlığa kavuşmazsa demokrasimiz sağlığına kavuşamaz. Liderler sadakati değil liyakati ön plana almalıdırlar. Yoksa ülkenin birikimli deneyimli yetişmiş evlatları siyasetten soğur. Bu durum ise tecrübenin enkaz altında kalması anlamına gelir..
Parti içi demokrasi mutlaka ve mutlaka işletilmelidir. Sağlıklı üye kayıtlarının ardından delege seçimleri yapılıp sandık ortaya konulmalıdır. Kimse Ankara’dan icazet beklememelidir.Halkın tercihi ön plana çıkarılmalıdır.
Unutmayalım ki;
Bireylerin zengin ve özgür, devletin güçlü ve adil olduğu bir Türkiye özlemini gerçekleştirmek siyaset kurumunun sorumluluğundadır.