Çevresinde dindar olarak bilinen defalarca hacca gidip gelen yaşlı bir adam, Parasını çekmek için Bankaya gidiyor.
Banka cüzdanını işlemlerini yapması için gişe memuru hanımefendiye veriyor. Kendisi de gişe önünde beklemeye başlıyor.
Bu arada gişe memuru bayan, sol eliyle çay içerken, sağ eliyle de hesap yapıyor. Sakallı yaşlı adam bayanını sol eliyle çay içtiğini görünce hemen yerinden kalkıyor ve yüksek sesle “ Bak kızım sol elle çay içilmesi günahtır. Sen çayı sağ elinle iç” demiş.
Gişe memuru bayan gayet sakin bir şekilde cevap veriyor; “Ne yapayım amca sol elimle çay içerken, sağ elimle de senin paranın faizini hesaplıyorum”
Bankacı kızdan  adeta ders niteliğinde bir cevap.(Daha öncede yazmıştım)
İşte siyasette de durum farklı değil.
Burada siyaseti adil yapanlarla, kullananlar arasında ince bir çizgi vardır.
Gelelim Bursa’ya;
Seçimlerin ardından hep olağanüstü haller yaşamıştır..
Dün olduğu gibi bugünde yaşanıyor.
Başkanlık koltuğuna kim oturursa otursun,kişinin siyasi düşüncesine yada hangi partiye mensup olduğuna bakmaksızın biletini keser ve kendi ekibini oluşturur.
Mustafa Bozbey’in bazı uygulamalarını da eleştirelim.Eyvallah
Ama;
Ak Parti’den meclis üyeliği,Osmangazi Belediye Başkanlığı,Büyükşehir Belediye Başkanı olarak  görev Recep Altepe'nin istifa edip görevinden ayrılmasının ardından yerine atama ile gelen Alinur Aktaş’ın ilk işi de Altepe’nin ekibini tasfiye etmek olmuştu.
Özel kalem başta olmak üzere birçok daire Başkanına Genel sekreter yardımcılarına görevden el çektirildi.
Bazıları şehrin en ücra köşelerine (tabiri caizse) sürgün edildi.
Bazıları istifa etmek zorunda kaldı.
Bazılarının ise elinden yetkileri alınarak aylarca Merinos’ta tahsis edilen bir odanın içinde gününü akşam etmek zorunda bırakıldı.
Sonrasında  Aktaş kendisine çok yakın isimlerden ekibini oluşturdu.
O dönem ne Ak Parti İl Yönetiminden ne de siyasi otoriteden ses çıkmamıştı.
Hatta ilerleyen günlerde "Önceki gün Ak Parti İl Başkanlığında açıkladığı gibi" kendisine Altepe döneminden yüklü miktarda borç bırakıldığını kamuoyu ile paylaşan eski Başkan Aktaş’a hiç kimse çıkıp da “Recep Altepe sebebi açıklanmayan bir nedenden dolayı bazı Belediye Başkanlarıyla birlikte istifa ettirildi. Bu kadar rencide etmeye gerek var mı? Yada Altepe muhalefet Partisinin Belediye Bakanımıydı? ” sorusunu dahi sormadı.
Recep Altepe’nin Ak Parti’nin emektarlarından olduğuna bakılmaksızın “Enkaz edebiyatı” gündeme oturmuştu.
Gelinen noktada CHP’li Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa  Bozbey’in ortaya koyduğu mali tabloya eski Başkan Alinur Aktaş şiddetle itiraz ediyor.
Doğru olmadığını söylüyor.
Görevden el çektirilen bürokratlara bir oda bile tahsis edilmediğine vurgu yapıyor.(Ayrıntıları bir önceki yazımızda)
Aktaş,seçim sonuçlarının açıklanmasının ardından Mustafa Bozbey’in açıkladığı gibi Belediyeden hiçbir evrak çıkarılmadığını ifade ederek Başkan Bozbey’i yalancılıkla suçlayıp ve kendilerine iftira atıldığını söyledi.
Bu durumda “Kim doğru söylüyor” ifadelerinin önemi bir kez daha arttı.
Eski Başkan Alinur Aktaş’ın  bu açıklamalarının ardından "Radarlar" yeniden Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey’e çevrildi.
Burada Ahlakın evrensel ilkeleri devreye girer ve şeffaflık denen o kelimenin önemi artar.
Her ayın ilk haftası Gazetecilerle bir araya geleceğini açıklayan Mustafa Bozbey ay sonunu beklemeden “Şeffaflık” adına detaylarıyla açıklama yapmak zorundadır. Belediye den kamyonla evrak çıkarıldığını belgeleriyle ortaya koymak mecburiyetindedir.
Kim süslendi.
Bursa bunu bilmek istiyor.