Kuşaktan Kuşağa’nın yeni bölümüne hoş geldiniz. Bugünkü konuğum CHP Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı adayı Mustafa Bozbey. Hiç hız kesmeden ilk sorumla başlıyorum. “Bursa’da beni diğer adaylardan ayıran vaadim şudur.” dediğiniz vaat nedir?
Trafikle ilgili çözümler, gençlerle olan bağ ve ihtiyaç sahiplerine ulaşma noktasında bizden daha rasyonel adımlar atacak bir aday göremiyoruz. Bunun da ötesinde kentsel dönüşümü de adilane şekilde uygulamaya yalnızca biz koyabiliriz.
Hazır kentsel dönüşüm demişken 6 Şubat’ın yıldönümü daha yeni geçti. Doğal olarak da Bursa’nın altyapısı mevcut seçimin en önemli başlıklarından biri konumunda. Bursa’yı depreme dirençli bir kent yapmak konusunda nasıl bir yol izlemeyi planlıyorsunuz?
Her şeyden önce kenti planlayacağız. Önceliği de fay hatlarına yakın olup dayanıklılığı en az olan mahallelere vereceğiz. Kentsel dönüşümün önemli ölçüde hızlanması ve artık vatandaşlarımızın korkmadan evlerinde oturabilmesi gerektiğine inanıyoruz.
Ayrıca kentsel dönüşümü sadece evi yenilemek olarak düşünmeyip kentsel ihtiyaçların da karşılandığı modern kentleşme planımız esas olacak. Okulu, parkı, spor salonu, hastanesi, sağlık ocağı, sosyal alanları, otoparkı, alternatif yolları olan kentler yaparak kentsel dönüşüm yapacağız. Bunu yaparken de insanımızın güvenliği ve huzurunu ön planda tutacağız.
Bu dönem CHP Belediyeciliğinin ana gündem maddesi ve mottosu ne olacak?
Biz CHP’liler olarak sosyal-demokrat bir belediyecilik anlayışına sahibiz. Nilüfer’de yıllarca insan odaklı sosyal-demokrat belediyeciliğin nasıl insan odaklı bir belediyecilik olduğunu gösterdik. Şehrin dört bir köşesine de yine insan odaklı bir belediyecilik anlayışı getirmek için geliyoruz. Bu uygulamaların neticesinde de burada yaşamaktan dolayı mutlu olan insanlar haline getireceğimize yürekten inanıyorum.
CHP’nin İlçe Belediye başkanı adaylarını belirlerken, İl yönetimi, ilçe yönetimi ve genel merkez açısından nasıl bir yol izlendi, neler dikkate alındı, aday belirleme süreci nasıl gerçekleşti?
Genel merkezden bize iletilen bir karar var. Buna göre adaylar belirlenirken yapılan anketler öne çıktı. Hangi adayla kazanılması daha muhtemelse, hangi aday anketlerde daha yüksek oy oranına sahipse o adayın üzerinde mutabık kalındı.
Seçim öncesi peş peşe gelen terör saldırıları, mevcut ekonomik buhran ve sosyal sıkıntılar sandığı ne yönde etkiler?
İnsanın canına kast edenlere ve teröre kesinlikle karşıyız. Şunu özellikle belirtmek istiyorum. Teröre destek verenlere de sonuna kadar karşıyız. Dünyadaki en kıymetli yaşam insan yaşamıdır. İnsan yaşamına kastetmek tüm insanlığa kastetmektir. Biz böyle değerlendiriyoruz.
Terörün her türlüsünü lanetliyorum. Ülkemizin hiçbir yerinde de böyle olayları bir daha asla görmemeyi diliyorum. Ekonomik vaziyet noktasında da, Türkiye’nin bu konuda uzunca bir süredir olumsuzluklar yaşadığı aşikar. Bu olumsuzluk da maalesef devam ediyor. Kimi insanımızın akşam evine götüreceği ekmek için parası yok. Bu hanelerin farkındayız. Bunlara sahip çıkmamız, buralara dokunabilmemiz lazım. O insanlarımıza, o çocuklara, o analara, o babalara sahip çıkmamız ve destek olmamız lazım.
Sosyal devlet olmanın gereği budur. Ülkemizde, evet, bir ekonomik sıkıntı sürüyor. Bu gidişle daha da sürecek gibi. Ancak biz Bursa’da bu ailelere destek olup hiçbir evladın yatağa aç girmemesini sağlamak için çalışacağız. Ne gerekiyorsa, insanlığımız gereği, fazlasını yapmak mecburiyetindeyiz.
Size göre Bursalıların kafasındaki Belediye Başkanı profili nasıl…Bir belediye başkanından beklentisi ne?
Bilgi sahibi, sevgi dolu, insanlarla birlikteyken onları dinleyen, dertlerine ortak olan, iyi günde de kötü günde de yanlarında olacak bir belediye başkanı istiyor. Bursa bunu hak ediyor. Bakın Nilüfer’de 20 yıl boyunca biz bunu yaptık. Projeler ve hizmetler de elbette önemli ancak önce bunları yapabilecek bilgi birikimine sahip bir belediye başkanı istiyor. Çocukları, gençleri, kadınları gülümsetecek bir belediye başkanı istiyor. Kısacası, Bursalıların gönlünde hizmetleri ve insani duygularıyla taht kuracak bir belediye başkanı istiyorlar.
Geçen seçimle ilgili son konuşmamızda sandık güvenliği noktasında sorun yaşadığınızı belirtmiştiniz. Bu seçim bunu yaşamamak için ne gibi önlemler alındı?
Arkadaşlarımız uzunca süredir bu konudaki tüm sıkıntıların giderilmesi için çalışıyorlar. Hiçbir açık kapı bırakmayacağız. Sandığa giren her oyun çıkışını mutlaka takip edeceğiz. Vatandaşlarımız bize bu konuda güvensinler. İnanılmaz iyi bir hazırlığımız var. Hemşerilerimiz 1 Nisan sabahına uyandıklarında yüzlerinde bir gülümseme ile uyanacaklar.
Son sorumla devam ediyorum o zaman. Yerel seçim döneminin en başında, adaylar net olarak açıklanana kadar belli partilerle CHP’nin ittifakı konuşuldu. Bu ittifaklar niçin kurulamadı, ittifaksız seçime gitmek sonuçları nasıl etkiler?
Türkiye’de 100’ün üzerinde parti var. Bunların 50’den fazlası seçime giriyor. Birçok yerde bağımsız adaylar da var. Her partinin de bir tüzüğü var, programı var. Demokrasinin temel taşıdır partiler.
Hepsinin kendini halka anlatma, onlardan oy alma isteği var. Partinin görevi de budur zaten. Bu yolla hem üye hem de seçmen kazanır. Kendi dünya görüşünü sürdürülebilir bir biçimde onlara anlatması için de aday çıkarması normaldir. Bu çok tartışılması gereken bir konu değildir.
Yani siz, Partilerin seçime kendi amblem ve logosuyla yani tek başına girmesini demokrasinin bir gereği olarak mı değerlendiriyorsunuz?
Elbette. Bu tercihi kullanmaları parti olarak kendi haklarıdır. “Neden beraber girmediniz?” sorusunu ben doğru bulmuyorum. Her parti kendi düşüncesini anlatmalıdır. Zaten tüm düşünceleri ortağıyla aynıysa partinin varlığının bir gerekliliği de yoktur.
Bu yüzden bunu sağlıklı düşünmek gerek. Her parti kendi projesiyle, kendi adayıyla, kendi iddiasıyla seçime girebilir. Sonuçta kazanan Bursa olmalıdır. Eğer ki biz kazanırsak ve kaybeden adaylardan birinin projesini Bursa adına olumlu bir adım olarak değerlendirirsek, kendisine teşekkür ederek, iznini alarak o projeyi de yürürlüğe koyabiliriz. Bunu uygulayacağız.
Hatta diyeceğiz ki, “Bunu şu kişi önermişti, biz bunu doğru bir proje olarak değerlendirdik. Katılımcılık anlayışımız çerçevesinde gidip halka sorduk. Onlar da bu projeden memnun olduklarını ilettiler. Biz de uyguladık.
Hiç yüksünmeyiz. Doğru projeyi uygulayıp haklıya hakkını teslim etmekten çekinmeyiz. Çünkü biz, kendimiz için değil Bursa için çalışacağız. Böylece kazanan Bursalı olacak. Dünyanın en güzel kenti olan Bursa’mızı bu fetret devrinden uyandırmak için geliyoruz. Sahipsiz bırakılan Bursa’yı sahibi olan Bursalıların yönetmesi için geliyoruz.
Bizi kırmadınız, sorularımızı yanıtladınız. Kuşaktan Kuşağa’dan bugünlük bu kadardı.
Sayın Mustafa Bozbey’e de açık gönüllükle sorularımızı yanıtladığı için tekrardan teşekkür ediyoruz. Biz verelim kıssayı, seçmenler alsın hisseyi…
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Kerem Çelebi
Kuşaktan Kuşağa-Mustafa Bozbey
Kuşaktan Kuşağa’nın yeni bölümüne hoş geldiniz. Bugünkü konuğum CHP Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı adayı Mustafa Bozbey. Hiç hız kesmeden ilk sorumla başlıyorum. “Bursa’da beni diğer adaylardan ayıran vaadim şudur.” dediğiniz vaat nedir?
Trafikle ilgili çözümler, gençlerle olan bağ ve ihtiyaç sahiplerine ulaşma noktasında bizden daha rasyonel adımlar atacak bir aday göremiyoruz. Bunun da ötesinde kentsel dönüşümü de adilane şekilde uygulamaya yalnızca biz koyabiliriz.
Hazır kentsel dönüşüm demişken 6 Şubat’ın yıldönümü daha yeni geçti. Doğal olarak da Bursa’nın altyapısı mevcut seçimin en önemli başlıklarından biri konumunda. Bursa’yı depreme dirençli bir kent yapmak konusunda nasıl bir yol izlemeyi planlıyorsunuz?
Her şeyden önce kenti planlayacağız. Önceliği de fay hatlarına yakın olup dayanıklılığı en az olan mahallelere vereceğiz. Kentsel dönüşümün önemli ölçüde hızlanması ve artık vatandaşlarımızın korkmadan evlerinde oturabilmesi gerektiğine inanıyoruz.
Ayrıca kentsel dönüşümü sadece evi yenilemek olarak düşünmeyip kentsel ihtiyaçların da karşılandığı modern kentleşme planımız esas olacak. Okulu, parkı, spor salonu, hastanesi, sağlık ocağı, sosyal alanları, otoparkı, alternatif yolları olan kentler yaparak kentsel dönüşüm yapacağız. Bunu yaparken de insanımızın güvenliği ve huzurunu ön planda tutacağız.
Bu dönem CHP Belediyeciliğinin ana gündem maddesi ve mottosu ne olacak?
Biz CHP’liler olarak sosyal-demokrat bir belediyecilik anlayışına sahibiz. Nilüfer’de yıllarca insan odaklı sosyal-demokrat belediyeciliğin nasıl insan odaklı bir belediyecilik olduğunu gösterdik. Şehrin dört bir köşesine de yine insan odaklı bir belediyecilik anlayışı getirmek için geliyoruz. Bu uygulamaların neticesinde de burada yaşamaktan dolayı mutlu olan insanlar haline getireceğimize yürekten inanıyorum.
CHP’nin İlçe Belediye başkanı adaylarını belirlerken, İl yönetimi, ilçe yönetimi ve genel merkez açısından nasıl bir yol izlendi, neler dikkate alındı, aday belirleme süreci nasıl gerçekleşti?
Genel merkezden bize iletilen bir karar var. Buna göre adaylar belirlenirken yapılan anketler öne çıktı. Hangi adayla kazanılması daha muhtemelse, hangi aday anketlerde daha yüksek oy oranına sahipse o adayın üzerinde mutabık kalındı.
Seçim öncesi peş peşe gelen terör saldırıları, mevcut ekonomik buhran ve sosyal sıkıntılar sandığı ne yönde etkiler?
İnsanın canına kast edenlere ve teröre kesinlikle karşıyız. Şunu özellikle belirtmek istiyorum. Teröre destek verenlere de sonuna kadar karşıyız. Dünyadaki en kıymetli yaşam insan yaşamıdır. İnsan yaşamına kastetmek tüm insanlığa kastetmektir. Biz böyle değerlendiriyoruz.
Terörün her türlüsünü lanetliyorum. Ülkemizin hiçbir yerinde de böyle olayları bir daha asla görmemeyi diliyorum. Ekonomik vaziyet noktasında da, Türkiye’nin bu konuda uzunca bir süredir olumsuzluklar yaşadığı aşikar. Bu olumsuzluk da maalesef devam ediyor. Kimi insanımızın akşam evine götüreceği ekmek için parası yok. Bu hanelerin farkındayız. Bunlara sahip çıkmamız, buralara dokunabilmemiz lazım. O insanlarımıza, o çocuklara, o analara, o babalara sahip çıkmamız ve destek olmamız lazım.
Sosyal devlet olmanın gereği budur. Ülkemizde, evet, bir ekonomik sıkıntı sürüyor. Bu gidişle daha da sürecek gibi. Ancak biz Bursa’da bu ailelere destek olup hiçbir evladın yatağa aç girmemesini sağlamak için çalışacağız. Ne gerekiyorsa, insanlığımız gereği, fazlasını yapmak mecburiyetindeyiz.
Size göre Bursalıların kafasındaki Belediye Başkanı profili nasıl…Bir belediye başkanından beklentisi ne?
Bilgi sahibi, sevgi dolu, insanlarla birlikteyken onları dinleyen, dertlerine ortak olan, iyi günde de kötü günde de yanlarında olacak bir belediye başkanı istiyor. Bursa bunu hak ediyor. Bakın Nilüfer’de 20 yıl boyunca biz bunu yaptık. Projeler ve hizmetler de elbette önemli ancak önce bunları yapabilecek bilgi birikimine sahip bir belediye başkanı istiyor. Çocukları, gençleri, kadınları gülümsetecek bir belediye başkanı istiyor. Kısacası, Bursalıların gönlünde hizmetleri ve insani duygularıyla taht kuracak bir belediye başkanı istiyorlar.
Geçen seçimle ilgili son konuşmamızda sandık güvenliği noktasında sorun yaşadığınızı belirtmiştiniz. Bu seçim bunu yaşamamak için ne gibi önlemler alındı?
Arkadaşlarımız uzunca süredir bu konudaki tüm sıkıntıların giderilmesi için çalışıyorlar. Hiçbir açık kapı bırakmayacağız. Sandığa giren her oyun çıkışını mutlaka takip edeceğiz. Vatandaşlarımız bize bu konuda güvensinler. İnanılmaz iyi bir hazırlığımız var. Hemşerilerimiz 1 Nisan sabahına uyandıklarında yüzlerinde bir gülümseme ile uyanacaklar.
Son sorumla devam ediyorum o zaman. Yerel seçim döneminin en başında, adaylar net olarak açıklanana kadar belli partilerle CHP’nin ittifakı konuşuldu. Bu ittifaklar niçin kurulamadı, ittifaksız seçime gitmek sonuçları nasıl etkiler?
Türkiye’de 100’ün üzerinde parti var. Bunların 50’den fazlası seçime giriyor. Birçok yerde bağımsız adaylar da var. Her partinin de bir tüzüğü var, programı var. Demokrasinin temel taşıdır partiler.
Hepsinin kendini halka anlatma, onlardan oy alma isteği var. Partinin görevi de budur zaten. Bu yolla hem üye hem de seçmen kazanır. Kendi dünya görüşünü sürdürülebilir bir biçimde onlara anlatması için de aday çıkarması normaldir. Bu çok tartışılması gereken bir konu değildir.
Yani siz, Partilerin seçime kendi amblem ve logosuyla yani tek başına girmesini demokrasinin bir gereği olarak mı değerlendiriyorsunuz?
Elbette. Bu tercihi kullanmaları parti olarak kendi haklarıdır. “Neden beraber girmediniz?” sorusunu ben doğru bulmuyorum. Her parti kendi düşüncesini anlatmalıdır. Zaten tüm düşünceleri ortağıyla aynıysa partinin varlığının bir gerekliliği de yoktur.
Bu yüzden bunu sağlıklı düşünmek gerek. Her parti kendi projesiyle, kendi adayıyla, kendi iddiasıyla seçime girebilir. Sonuçta kazanan Bursa olmalıdır. Eğer ki biz kazanırsak ve kaybeden adaylardan birinin projesini Bursa adına olumlu bir adım olarak değerlendirirsek, kendisine teşekkür ederek, iznini alarak o projeyi de yürürlüğe koyabiliriz. Bunu uygulayacağız.
Hatta diyeceğiz ki, “Bunu şu kişi önermişti, biz bunu doğru bir proje olarak değerlendirdik. Katılımcılık anlayışımız çerçevesinde gidip halka sorduk. Onlar da bu projeden memnun olduklarını ilettiler. Biz de uyguladık.
Hiç yüksünmeyiz. Doğru projeyi uygulayıp haklıya hakkını teslim etmekten çekinmeyiz. Çünkü biz, kendimiz için değil Bursa için çalışacağız. Böylece kazanan Bursalı olacak. Dünyanın en güzel kenti olan Bursa’mızı bu fetret devrinden uyandırmak için geliyoruz. Sahipsiz bırakılan Bursa’yı sahibi olan Bursalıların yönetmesi için geliyoruz.
Bizi kırmadınız, sorularımızı yanıtladınız. Kuşaktan Kuşağa’dan bugünlük bu kadardı.
Sayın Mustafa Bozbey’e de açık gönüllükle sorularımızı yanıtladığı için tekrardan teşekkür ediyoruz. Biz verelim kıssayı, seçmenler alsın hisseyi…