Kuşaktan Kuşağa programına hepiniz hoş geldiniz. Bugünkü konuğum, İYİ Parti Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı adayı Selçuk Türkoğlu. Hemen ilk sorumla başlıyorum. “Bursa’daki adaylar içinde yalnızca ben bu icraatı yapabilirim.” dediğiniz icraat nedir?
Bu güzel soru için teşekkür ediyorum öncelikle. Birincisi bu seçim, 2 şeyin değerlendirmesi olacak. Bunlardan biri mevcut yönetimi değerlendirmek, ikincisi de yönetimi vermek istediği adayı belirlemek. Seçmen bu iki önemli hususu değerlendirecek.
Birinci konuyu yapmadan ikinciyi yapamazlar. Eğer ki Alinur Aktaş yönetiminden memnunsa tercihini o yönde kullanacak. Şayet memnun değilse de projelerini en çok beğendiği adaya oy verecek.
Önce bu karneyi değerlendirmek lazım. Özellikle de bizim aday olduğumuz Büyükşehir noktasında 5 yılı seçilmiş, 2 yılıysa atanmış olarak 7 yıldır Bursa’nın başında Alinur Aktaş var. Vaatlerinin ne kadarını yaptı, verdiği sözlerin ne kadarını tuttu? Vatandaş bunun karnesini sandıkta verecek. Bu 7 yılda Bursa nereden nereye geldi. Bunları iyi tahlil ederek bir kanaate varması gerek seçmenin.
Çünkü, çok mühim diye tanıtılan bir çok projeyi yapamadıklarını görüyoruz. Mesela ulaşım için “Kestel’den Çalı’ya kadar uzanan Metro projesi” için söz verilmişti. Daha kazma vurulmadı.
“Demirtaş’tan Çalı’ya 17 duraklı Derin Metro projesi” sözü verilmişti. Nerede bu projeler? Kazma dahi vurmadılar daha. Kağıt üzerinde bile yok. Mesela dedi ki “Üniversite metrosunu 5 km ötedeki, birçok öğrencinin de yaşadığı Görükle’ye kadar uzatacağım.” Onu yaptı mı? O da yok.
Bunlar bir veya iki tane değil ki. Bunlardan bir sürü var. İkincil olarak, Bursa’da görevi aldıkları dönemle kıyaslarsak olanı da koruyamadıklarını görüyoruz. Bursa’nın havası, suyu daha temiz olmamış, huzur artmamış, hayat ucuzlamamış, daha yeşil kalmamış.
Asıl soruya gelince, efendim öbür adaylara baktığınızda hepsinin şehrin şu an geldiği noktaya gelmesinde parmağı var. Sayın Aktaş, 7 yıldır Büyükşehir’de, Sayın Bozbey Nilüfer’de 20 yıldan uzun süre boyunca belediye başkanlığı yaptı, Sayın Yalçın AK Parti’de uzun yıllar il başkanlığı yaptı. Yani hepsinin öyle ya da böyle şehrin bu noktaya gelmesinde aktif rol oynadılar.
Ancak benim Bursa’nın mevcut haline gelmesinde hiçbir sorumluluğum yok, Hiçbir üst düzey görevde bulunmadım. Bilakis, güzel şeylerin önü açılsın diye il başkanıyken de, sendikacıyken de, milletvekiliyken de hep dile getirmeye önem verdim.
Kamuoyu oluşturmak hep amacım oldu. Bu yüzden de hemşerilerimize diyoruz ki “Bursa’nın bu arapsaçına dönmüş keşmekeş halinden, bu hale girmesinde rol oynamamış biri kurtarabilir.” Bursa’yı kurtarmak için bagajı temiz, cesur, yürekli kent liderlerine ihtiyaç var, bunlardan birisi de benim.
Bu niyetle de adayım.
İYİ Parti belediyeciliğinin ana gündem maddesi ve mottosu ne olacak?
İYİ Parti Belediyeciliği Bursa özelinde 4 konuyu mottolaştırıyoruz. “Daha Yeşil, Daha Yaşanabilir, Ortak Akılla Yönetilen, Akıllı Şehirler” Lafta kalmayacak ama bunlar.
Şehrin tüm dinamiklerini göz önünde barındırarak, ilçe belediye başkanları, muhtarlar ve halkla beraber projeleri planlayarak yöneteceğiz. Özellikle Akademik Odalarla kol kola yapacağız projelerimizi.
Şu anda biliyor musunuz şehrin 1/100.000’lik planı yok. Şehrin anayasası yok. Bursa adeta başıboş bırakılmış halde. Bir plan üzerine büyümüyoruz.
Bunlar da hava ve su kirliliğine, çarpık kentleşmeye, trafiğe sebep oluyor. 3 konuda çok büyük risk var ve bunun için hiçbir önlem alınmıyor. Biri deprem, biri iklim değişikliği, biri de küresel ısınma. Kış bitmek üzere, kar göremedik. Biz sularımızın %60-70’i kadarını şu anda yer altı sularından karşılıyoruz. 200 metrede artık su bulamıyoruz. Bu çok ciddiye alınması gereken bir mesele. Deprem konusunda, şehrin bir acil eylem planı yok.
Dirençli kent, kentsel dönüşüm projeleri riskli bölgelerdense rant getirecek, maddi gelir getirecek bölgelere yapılıyor. Deprem tehdidi olan, gecekondulaşan bölgede yapılmıyor, 5 katlı 15 yıllık binaları yıkıp 15-20 katlı binalar yapıp adına kentsel dönüşüm diyorlar. Bu kentsel dönüşüm değil bu “RANTSAL DÖNÜŞÜM”. O yüzden acil konularımız bunlardır. Akabinde de vatandaşımıza ekonomik olarak destek olabilecek çalışmalar yaparak kent refahını yükseltmeyi planlıyoruz.
Yaşamakta olduğumuz ekonomik ve sosyal buhranın sandığa etkisi nasıl olur?
Çok isabetli bir tespit, bu buhranı sadece ekonomik olarak ele almak doğru değil. Bu seçimlerde de sadece kent liderlerini değil, mevcut iktidarın politikalarını da oylayacağız.
Net bir şekilde ifade edebiliriz ki mevcut ekonomik durum sandık sonuçlarını etkileyecek. Tıpkı 1989’da ANAP tek başına iktidarken, yerel seçimlerde Malatya hariç tüm belediyeleri kaybettiği seçim gibi olacağını düşünüyorum.
Şu anda faiz olmuş 45, mazot olmuş 42, enflasyon 3 haneli, genç işsizlik felaket halde, mutfak yangın yeri, emekliler açlık sınırının altında, en büyük banknotla yarım kilo kıyma alınmıyor. Yetmezmiş gibi memlekette 10 milyondan fazla sığınmacı var, ülkeye dair umutlarını kaybetmekte olan gençler ve onların yerini dolduran Suriyeli ve Afganlar var.
AK Parti’nin getirdiği Türkiye bu. AK Parti’nin getirdiği Bursa da bu. Bakınız Doğanbey, bakınız Downtown, bakınız Yeşilşehir. Ovasını ve yeşilini kaybetmiş bir Bursa. Bu yönetime de inşallah 31 Mart günü son vereceğiz.
Seçim öncesi hain terör saldırılarının baş gösterdiğini maalesef ki görmekteyiz, bu durumun hükümet ve muhalefet açısından nasıl değerlendirilmeli?
Terör ve kaos bu iktidarın 7 Haziran-1 Kasım 2015 arasından da bildiğimiz üzere, ki sonrasında dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu tarafından dile getirilen hadiseler bunlar.
Gündemi değiştirmek amaçlı kullanılan bazı araçlar maalesef. Güvenlik politikaları üzerinden, bu iktidar oyları konsolide etmeye çalışabilir mi?
Bence kullanır. Bu iktidar, iktidar olarak kalabilmek için her şeyi yapma potansiyeli olan bir iktidar. Hatırlarsanız, ses kayıtları düşmüştü. “Suriye tarafına geçer, 6 füze yollarız.” cümlesini sarf eden kişi şu anda bizim Dışişleri Bakanımız.
Bu sebeple ben terör saldırılarının seçim yaklaştıkça bu iktidar tarafından kullanılacağı endişesine sahibim. İnşallah böyle şeyler olmaz, bunlar akıllardan bile geçmez. Ülkemiz sağ salim, mutlu mesut, hiçbir baskı altında kalmadan, suhuletle sandığa gider ve seçimini yapar.
Bu seçim ilçelerde de birçok parti adayını çıkardı ve kıyasıya bir yarış olacağa benziyor. İlçe belediye başkanı adaylarınızı seçerken İYİ Parti kadroları olarak neleri göz önünde bulundurdunuz?
Teşkilatın mutabakatına ek olarak, kamuoyunda en çok karşılığı olan, en muteber adayı seçme yolunu izledik. Bunun için hem ilçe yönetiminde hem de il yönetiminde ayrı ayrı komisyonlar kuruldu. Genel olarak da mutabakata dayalı ve teşkilatın da içine sinen adayları belirlemeye çalıştık. 4 ilçemiz kaldı. Nilüfer, İnegöl, Kestel ve Mudanya adaylarımızı da çok yakın zaman içinde duyurmuş olacağız.
Bursalıların belediye başkanından beklentisi ne? Bursalı seçmen belediye başkanında hangi özellikleri görmek istiyor?
Açık ve net şekilde ekonomik olarak daha rahat olduğu, belediye hizmetlerinin daha ulaşılabilir olduğu; havanın temiz, trafiğin az olduğu; sosyal yaşam alanlarının arttığı, yeşilin değer gördüğü; belediyeye işi düştüğünde ceberut bir bürokrasiyle karşılaşmadığı bir belediye yönetimi istiyor.
Bugün geriye giden bir Bursa var. Samanlı’ya yapılan lojistik tesis hakkında bir sürü kez itiraz ettik, konuyu da mahkemeye taşıdık ve mahkeme bizi haklı buldu. Yürütmeyi durdurma kararı verdi. O betonlar dökülüp, yeşil alan mahvolduktan sonra yapacak bir şey var mı?
Bu kente karşı işlenen suçların bedelini kim ödeyecek? Bari sandıkta ödesinler.
Yerel seçimlerde İYİ Parti’nin bu ikinci seçimi ancak müstakil olarak gireceği ilk yerel seçim. Bu seçimde İYİ Parti neden bir ittifakın içinde yer almadı?
Millet ittifakı olarak kendi adaylarımızla gitme kararı aldık. Biz bu seçime artık ittifaksız giriyoruz. Kendi özgün görüşlerimiz ve İyi belediyecilik anlayışını milletin huzuruna sunuyoruz. Hedefimiz ittifakı milletle yapmak.
14 Mayıs’ta milletin bize verdiği mesajları biz aldık. 14 Mayıs’ta da parti olarak kazanmak için tüm fedakarlığı yaptık. Kazanacak aday vurgusunda hep bulunduk. Ancak adayı değiştiremedik ve bunun sonucu olarak da iktidarı değiştiremedik. Bunun neticesinde her siyasi partinin anasının ak sütü gibi helal olan, hür, müstakil, bağımsız adaylarla seçime gitme kararı aldık.
Aslında Türk seçmenine de “Dayatma Aday Değil, İstediğiniz Aday” anlayışıyla 3. bir seçenek sunuyoruz. 2 kutuplu yapıya mahkum değil artık seçmen. Düşünün, oy verecek bir seçmen olarak siz Alinur Aktaş’ın belediyeciliğinden memnun değilsiniz, kimsenin memnun olmaması gerekiyor da, ancak CHP’ye de hiç oy atmadınız ya da farklı alanlardaki politikalarını tasvip etmiyorsunuz. Bu durumda bizim adaylığımız olmasa siz istemediğiniz iki taraf arasında seçim yapmaya mahkum bırakılıyordunuz.
Bu iki kutuplu yapı sizin seçme hakkınızı elinizden almıyor mu? Ancak artık diyoruz ki “Başka alternatifler var, Selçuk Türkoğlu var.” Sadece bizim özelimizde değil, bakınız Yeniden Refah Partisi de aday çıkarttı, Sedat Yalçın var. Bu noktada pusulada ne kadar çok aday varsa halkın tarafsız oy verme hakkının o kadar iyi uygulandığı kanaatindeyim.
Bu durum yarışa da bir kalite ve otokontrol mekanizması getirir. “Ceketimi koysam seçilir”, “Biz kimi aday yaparsak yapalım tıpış tıpış gelip oy vereceksiniz” anlayışlarından seçmeni biz kurtarıyoruz. Milli iradenin tecellisine de olanak sağlıyoruz. Bu seçim kente faydalı olacağını düşündüğünüz adaya oy vererek, destek olarak onu belediyeye taşımak açısından tarihi bir fırsat.
Efendim Kuşaktan Kuşağa’dan bugünlük bu kadar. Sayın Selçuk Türkoğlu’na da misafirperverliği, hoş sohbeti ve mütevazılığı için teşekkür ediyoruz. Velhasıl kelam, biz verelim kıssayı, seçmenler alsın hisseyi…
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Kerem Çelebi
Kuşaktan kuşağa... Selçuk Türkoğlu
Kuşaktan Kuşağa programına hepiniz hoş geldiniz. Bugünkü konuğum, İYİ Parti Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı adayı Selçuk Türkoğlu. Hemen ilk sorumla başlıyorum. “Bursa’daki adaylar içinde yalnızca ben bu icraatı yapabilirim.” dediğiniz icraat nedir?
Bu güzel soru için teşekkür ediyorum öncelikle. Birincisi bu seçim, 2 şeyin değerlendirmesi olacak. Bunlardan biri mevcut yönetimi değerlendirmek, ikincisi de yönetimi vermek istediği adayı belirlemek. Seçmen bu iki önemli hususu değerlendirecek.
Birinci konuyu yapmadan ikinciyi yapamazlar. Eğer ki Alinur Aktaş yönetiminden memnunsa tercihini o yönde kullanacak. Şayet memnun değilse de projelerini en çok beğendiği adaya oy verecek.
Önce bu karneyi değerlendirmek lazım. Özellikle de bizim aday olduğumuz Büyükşehir noktasında 5 yılı seçilmiş, 2 yılıysa atanmış olarak 7 yıldır Bursa’nın başında Alinur Aktaş var. Vaatlerinin ne kadarını yaptı, verdiği sözlerin ne kadarını tuttu? Vatandaş bunun karnesini sandıkta verecek. Bu 7 yılda Bursa nereden nereye geldi. Bunları iyi tahlil ederek bir kanaate varması gerek seçmenin.
Çünkü, çok mühim diye tanıtılan bir çok projeyi yapamadıklarını görüyoruz. Mesela ulaşım için “Kestel’den Çalı’ya kadar uzanan Metro projesi” için söz verilmişti. Daha kazma vurulmadı.
“Demirtaş’tan Çalı’ya 17 duraklı Derin Metro projesi” sözü verilmişti. Nerede bu projeler? Kazma dahi vurmadılar daha. Kağıt üzerinde bile yok. Mesela dedi ki “Üniversite metrosunu 5 km ötedeki, birçok öğrencinin de yaşadığı Görükle’ye kadar uzatacağım.” Onu yaptı mı? O da yok.
Bunlar bir veya iki tane değil ki. Bunlardan bir sürü var. İkincil olarak, Bursa’da görevi aldıkları dönemle kıyaslarsak olanı da koruyamadıklarını görüyoruz. Bursa’nın havası, suyu daha temiz olmamış, huzur artmamış, hayat ucuzlamamış, daha yeşil kalmamış.
Asıl soruya gelince, efendim öbür adaylara baktığınızda hepsinin şehrin şu an geldiği noktaya gelmesinde parmağı var. Sayın Aktaş, 7 yıldır Büyükşehir’de, Sayın Bozbey Nilüfer’de 20 yıldan uzun süre boyunca belediye başkanlığı yaptı, Sayın Yalçın AK Parti’de uzun yıllar il başkanlığı yaptı. Yani hepsinin öyle ya da böyle şehrin bu noktaya gelmesinde aktif rol oynadılar.
Ancak benim Bursa’nın mevcut haline gelmesinde hiçbir sorumluluğum yok, Hiçbir üst düzey görevde bulunmadım. Bilakis, güzel şeylerin önü açılsın diye il başkanıyken de, sendikacıyken de, milletvekiliyken de hep dile getirmeye önem verdim.
Kamuoyu oluşturmak hep amacım oldu. Bu yüzden de hemşerilerimize diyoruz ki “Bursa’nın bu arapsaçına dönmüş keşmekeş halinden, bu hale girmesinde rol oynamamış biri kurtarabilir.” Bursa’yı kurtarmak için bagajı temiz, cesur, yürekli kent liderlerine ihtiyaç var, bunlardan birisi de benim.
Bu niyetle de adayım.
İYİ Parti belediyeciliğinin ana gündem maddesi ve mottosu ne olacak?
İYİ Parti Belediyeciliği Bursa özelinde 4 konuyu mottolaştırıyoruz. “Daha Yeşil, Daha Yaşanabilir, Ortak Akılla Yönetilen, Akıllı Şehirler” Lafta kalmayacak ama bunlar.
Şehrin tüm dinamiklerini göz önünde barındırarak, ilçe belediye başkanları, muhtarlar ve halkla beraber projeleri planlayarak yöneteceğiz. Özellikle Akademik Odalarla kol kola yapacağız projelerimizi.
Şu anda biliyor musunuz şehrin 1/100.000’lik planı yok. Şehrin anayasası yok. Bursa adeta başıboş bırakılmış halde. Bir plan üzerine büyümüyoruz.
Bunlar da hava ve su kirliliğine, çarpık kentleşmeye, trafiğe sebep oluyor. 3 konuda çok büyük risk var ve bunun için hiçbir önlem alınmıyor. Biri deprem, biri iklim değişikliği, biri de küresel ısınma. Kış bitmek üzere, kar göremedik. Biz sularımızın %60-70’i kadarını şu anda yer altı sularından karşılıyoruz. 200 metrede artık su bulamıyoruz. Bu çok ciddiye alınması gereken bir mesele. Deprem konusunda, şehrin bir acil eylem planı yok.
Dirençli kent, kentsel dönüşüm projeleri riskli bölgelerdense rant getirecek, maddi gelir getirecek bölgelere yapılıyor. Deprem tehdidi olan, gecekondulaşan bölgede yapılmıyor, 5 katlı 15 yıllık binaları yıkıp 15-20 katlı binalar yapıp adına kentsel dönüşüm diyorlar. Bu kentsel dönüşüm değil bu “RANTSAL DÖNÜŞÜM”. O yüzden acil konularımız bunlardır. Akabinde de vatandaşımıza ekonomik olarak destek olabilecek çalışmalar yaparak kent refahını yükseltmeyi planlıyoruz.
Yaşamakta olduğumuz ekonomik ve sosyal buhranın sandığa etkisi nasıl olur?
Çok isabetli bir tespit, bu buhranı sadece ekonomik olarak ele almak doğru değil. Bu seçimlerde de sadece kent liderlerini değil, mevcut iktidarın politikalarını da oylayacağız.
Net bir şekilde ifade edebiliriz ki mevcut ekonomik durum sandık sonuçlarını etkileyecek. Tıpkı 1989’da ANAP tek başına iktidarken, yerel seçimlerde Malatya hariç tüm belediyeleri kaybettiği seçim gibi olacağını düşünüyorum.
Şu anda faiz olmuş 45, mazot olmuş 42, enflasyon 3 haneli, genç işsizlik felaket halde, mutfak yangın yeri, emekliler açlık sınırının altında, en büyük banknotla yarım kilo kıyma alınmıyor. Yetmezmiş gibi memlekette 10 milyondan fazla sığınmacı var, ülkeye dair umutlarını kaybetmekte olan gençler ve onların yerini dolduran Suriyeli ve Afganlar var.
AK Parti’nin getirdiği Türkiye bu. AK Parti’nin getirdiği Bursa da bu. Bakınız Doğanbey, bakınız Downtown, bakınız Yeşilşehir. Ovasını ve yeşilini kaybetmiş bir Bursa. Bu yönetime de inşallah 31 Mart günü son vereceğiz.
Seçim öncesi hain terör saldırılarının baş gösterdiğini maalesef ki görmekteyiz, bu durumun hükümet ve muhalefet açısından nasıl değerlendirilmeli?
Terör ve kaos bu iktidarın 7 Haziran-1 Kasım 2015 arasından da bildiğimiz üzere, ki sonrasında dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu tarafından dile getirilen hadiseler bunlar.
Gündemi değiştirmek amaçlı kullanılan bazı araçlar maalesef. Güvenlik politikaları üzerinden, bu iktidar oyları konsolide etmeye çalışabilir mi?
Bence kullanır. Bu iktidar, iktidar olarak kalabilmek için her şeyi yapma potansiyeli olan bir iktidar. Hatırlarsanız, ses kayıtları düşmüştü. “Suriye tarafına geçer, 6 füze yollarız.” cümlesini sarf eden kişi şu anda bizim Dışişleri Bakanımız.
Bu sebeple ben terör saldırılarının seçim yaklaştıkça bu iktidar tarafından kullanılacağı endişesine sahibim. İnşallah böyle şeyler olmaz, bunlar akıllardan bile geçmez. Ülkemiz sağ salim, mutlu mesut, hiçbir baskı altında kalmadan, suhuletle sandığa gider ve seçimini yapar.
Bu seçim ilçelerde de birçok parti adayını çıkardı ve kıyasıya bir yarış olacağa benziyor. İlçe belediye başkanı adaylarınızı seçerken İYİ Parti kadroları olarak neleri göz önünde bulundurdunuz?
Teşkilatın mutabakatına ek olarak, kamuoyunda en çok karşılığı olan, en muteber adayı seçme yolunu izledik. Bunun için hem ilçe yönetiminde hem de il yönetiminde ayrı ayrı komisyonlar kuruldu. Genel olarak da mutabakata dayalı ve teşkilatın da içine sinen adayları belirlemeye çalıştık. 4 ilçemiz kaldı. Nilüfer, İnegöl, Kestel ve Mudanya adaylarımızı da çok yakın zaman içinde duyurmuş olacağız.
Bursalıların belediye başkanından beklentisi ne? Bursalı seçmen belediye başkanında hangi özellikleri görmek istiyor?
Açık ve net şekilde ekonomik olarak daha rahat olduğu, belediye hizmetlerinin daha ulaşılabilir olduğu; havanın temiz, trafiğin az olduğu; sosyal yaşam alanlarının arttığı, yeşilin değer gördüğü; belediyeye işi düştüğünde ceberut bir bürokrasiyle karşılaşmadığı bir belediye yönetimi istiyor.
Bugün geriye giden bir Bursa var. Samanlı’ya yapılan lojistik tesis hakkında bir sürü kez itiraz ettik, konuyu da mahkemeye taşıdık ve mahkeme bizi haklı buldu. Yürütmeyi durdurma kararı verdi. O betonlar dökülüp, yeşil alan mahvolduktan sonra yapacak bir şey var mı?
Bu kente karşı işlenen suçların bedelini kim ödeyecek? Bari sandıkta ödesinler.
Yerel seçimlerde İYİ Parti’nin bu ikinci seçimi ancak müstakil olarak gireceği ilk yerel seçim. Bu seçimde İYİ Parti neden bir ittifakın içinde yer almadı?
Millet ittifakı olarak kendi adaylarımızla gitme kararı aldık. Biz bu seçime artık ittifaksız giriyoruz. Kendi özgün görüşlerimiz ve İyi belediyecilik anlayışını milletin huzuruna sunuyoruz. Hedefimiz ittifakı milletle yapmak.
14 Mayıs’ta milletin bize verdiği mesajları biz aldık. 14 Mayıs’ta da parti olarak kazanmak için tüm fedakarlığı yaptık. Kazanacak aday vurgusunda hep bulunduk. Ancak adayı değiştiremedik ve bunun sonucu olarak da iktidarı değiştiremedik. Bunun neticesinde her siyasi partinin anasının ak sütü gibi helal olan, hür, müstakil, bağımsız adaylarla seçime gitme kararı aldık.
Aslında Türk seçmenine de “Dayatma Aday Değil, İstediğiniz Aday” anlayışıyla 3. bir seçenek sunuyoruz. 2 kutuplu yapıya mahkum değil artık seçmen. Düşünün, oy verecek bir seçmen olarak siz Alinur Aktaş’ın belediyeciliğinden memnun değilsiniz, kimsenin memnun olmaması gerekiyor da, ancak CHP’ye de hiç oy atmadınız ya da farklı alanlardaki politikalarını tasvip etmiyorsunuz. Bu durumda bizim adaylığımız olmasa siz istemediğiniz iki taraf arasında seçim yapmaya mahkum bırakılıyordunuz.
Bu iki kutuplu yapı sizin seçme hakkınızı elinizden almıyor mu? Ancak artık diyoruz ki “Başka alternatifler var, Selçuk Türkoğlu var.” Sadece bizim özelimizde değil, bakınız Yeniden Refah Partisi de aday çıkarttı, Sedat Yalçın var. Bu noktada pusulada ne kadar çok aday varsa halkın tarafsız oy verme hakkının o kadar iyi uygulandığı kanaatindeyim.
Bu durum yarışa da bir kalite ve otokontrol mekanizması getirir. “Ceketimi koysam seçilir”, “Biz kimi aday yaparsak yapalım tıpış tıpış gelip oy vereceksiniz” anlayışlarından seçmeni biz kurtarıyoruz. Milli iradenin tecellisine de olanak sağlıyoruz. Bu seçim kente faydalı olacağını düşündüğünüz adaya oy vererek, destek olarak onu belediyeye taşımak açısından tarihi bir fırsat.
Efendim Kuşaktan Kuşağa’dan bugünlük bu kadar. Sayın Selçuk Türkoğlu’na da misafirperverliği, hoş sohbeti ve mütevazılığı için teşekkür ediyoruz. Velhasıl kelam, biz verelim kıssayı, seçmenler alsın hisseyi…